BIST 100
Para arzı ve kredi hacmini yönetmek, ekonomik istikrarı sağlamak açısından kritik bir rol oynar. Para arzının aşırı artması enflasyonist baskı yaratırken daralması ekonomik aktivitenin yavaşlamasına ve işsizlik oranlarının yükselmesine neden olabilir. Benzer şekilde kredi hacminin kontrolsüz genişlemesi, finansal riskleri artırarak bankacılık sisteminde dengesizliklere yol açabilir. Bu nedenle merkez bankası, zorunlu karşılık oranları gibi araçlarla para arzını ve kredi hacmini dengelemeye çalışarak sürekli bir ekonomik büyümeyi ve finansal sağlığı teminat altına almayı amaçlar.
Zorunlu karşılık oranı finansal piyasalarda para arzı ve kredi hacmini yönetmek için merkez bankası tarafından uygulanan önemli bir para politikası aracıdır. Zorunlu karışık oranının artışı veya azalışı ekonomik dengeler üzerinde farklı etkiler yaratabilir. Peki zorunlu karşılık oranı nedir, artarsa veya azalırsa ne olur, zorunlu karşılık oranı etkileri nelerdir? Tüm bu soruların cevabını birlikte inceleyelim.
Zorunlu karşılık oranı, bankaların topladıkları mevduatların bir kısmını, merkez bankasında tutmak zorunda oldukları orandır. Uygulamanın temel amacı, bankaların kredi verme kapasitelerini sınırlandırmak veya genişleterek para arzını yönetmektir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) zorunlu karşılıkları, makro finansal risklerin azaltılabilmesine yönelik politikalar kapsamında, 2010 yılının son çeyreğinden itibaren aktif bir şekilde kullanıma sokmuştur.
Merkez bankası zorunlu karşılık uygulamasına tabi yükümlülükleri iki haftada bir cuma günü hesaplar. Bankaların tabi oldukları muhasebe standartları ve kayıt düzeni esas alınarak aşağıdaki bilanço kalemleri zorunlu karşılık oranı para arzı yükümlülüklerine dahil edilir:
Bankalardaki mevduat tutarı, yüzde hesabı ve rezerv oranı kalemleri üzerinden yapılan hesaplamalarla bulunan sonuç zorunlu karşılık oranı nasıl belirlenir sorusunun da yanıtıdır. Mevduat tutarı, müşterilerden alınan tüm mevduatları içerir. TCMB tarafından yayımlanmış olan oranlar üzerinden tüm kalemler hesaplanır. Oranlar mevduat miktarı ile çarpılarak bankanın yatırmak yükümlülüğünde olduğu zorunlu karşılık miktarı belirlenmiş olur.
TCMB’nin 2013 / 15 sayılı, Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’ine göre zorunlu karşılık yükümlülükleri iki haftada bir cuma günü, resmi tatillerde ise bir önceki iş günü esas alınarak hesaplanır. Repo işlemlerindeki fonlar iki hesaplama tarihi arasındaki günlerin bakiye ortalaması alınarak hesaplanır. Yabancı para yükümlülüklerinde Türk lirası cinsinden hesaplama yapılır. Hesaplamalarda döviz için TCMB kaynakları, kıymetli madenler için ise İstanbul Altın Borsası kaynakları kullanılır.
Finansal aracılık ile ilgili vergi gibi düşünülebilen zorunlu karşılık oranı artarsa ne olur sorusunu, bankaların kârlılığının azalması olarak yanıtlamak mümkündür. Bankalar kârlarını düşürmemek için kredi faiz oranlarını artırırken mevduat faizlerini ya istikrarlı bir şekilde sabit tutar ya da düşürürler. Böylelikle faiz marjlarını artırmış olurlar. Kredi faiz oranlarındaki artış toplam talep üzerindeki baskıyı sınırlar, mevduat faizlerinin sabit tutulması ya da düşürülmesi ise sermaye girişini engelleyerek parasal genişlemeyi sınırlandırır. Bununla birlikte zorunlu karşılık oranlarının artırılması, politika faiz oranındaki artışa göre sermaye girişlerini daha az etkiler.
Finansal stres dönemlerinde zorunlu karşılıklar politikası etkili bir uygulamadır. Finansal kriz senaryolarının yaşandığı dönemlerde yüksek riskten kaçınma eğilimi politika faizinin iletim kanallarını bloke eder ve para piyasasının işleyişi zayıflar. Zorunlu karşılık oranı azalırsa kredi arzındaki aksaklıklar doğrudan dengelenerek bankalara likidite rahatlığı sağlanır. Böylelikle parasal aktarım mekanizmasının yeniden kurulması gerçekleştirilebilir. Zorunlu karşılık oranlarının ekonomik darboğaz dönemlerinde düşürülmesi, genişleme döneminde biriktirilmiş rezervlerin harekete geçirilmesini sağlar. Böylelikle finansal sistemdeki likidite dalgalanmaları sürekli şekilde dengelenebilir.
Yapılan bölgesel araştırmalar arasında yer alan Brezilya örneği GSYİH ile zorunlu karşılık oranlarındaki düşüşün birbiriyle ilintisini açıklar. 1993 ve 2010 yılları arasındaki üç aylık veriler kullanılarak yapılan çalışma, zorunlu karşılık oranlarındaki düşüşün kantitatif olarak daha küçük bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Örneğin merkez bankasının politika faizini %1 düşürmesi GSYİH’yı %0,34 artırmış, zorunlu karşılık oranlarının kalıcı olarak %10 düşürülmesi GSYİH’yı %0,12 artırmıştır.
Zorunlu karşılık oranı enflasyon ile doğrudan ilişkilidir. Bir merkez bankasının aktif olarak zorunlu karşılık oranlarını kullanarak parasal sıkılaştırmaya gitmesi durumunda ticari bankalar mevduat faizlerini düşürecek, döviz talebi artacak ve enflasyon hızı düşecektir. Enflasyon oranının yükseldiği veya kredi büyümesinin hızla arttığı dönemlerde faiz oranlarının kısa sürede çok hızlı şekilde artması bile bankaların kredi vermelerini sınırlamayabilir. Bu durumda artırılan zorunlu karşılık oranları kredi büyümesini doğrudan etkiler.
Genişleme politikalarının enflasyon ve üretim üzerindeki makroekonomik etkileri de önemlidir. Zorunlu karşılık oranının değişiminin etkilerini daha rahat görebilmeniz için “Enflasyon nedir?” yazımıza da göz atabilirsiniz.
Zorunlu karşılık oranı para arzı ile doğrudan ilişkilidir ve dolaylı olarak bankaların mevduatlarını krediye çevirme kapasitesini belirler. Oranın artışı para arzını daraltırken, azalması genişletir. Zorunlu karşılık oranı faiz ilişkisi arasında da birbirini etkileyen bir ilinti bulunur. Açık piyasa işlemleriyle likiditeyi yönetmek, zaman zaman maliyetli olabilir. Faiz oranındaki değişikliklerin finansal dengeyi koruması yetersiz kaldığında belirli bir faiz oranı hedefine ulaşmak için, para politikasını dengeleyici nitelikte zorunlu karşılık oranı uygulaması gerçekleştirilebilir. Örneğin bir merkez bankası piyasadaki likidite fazlasını azaltmak için bankacılık sektörüne daha az maliyet yükü veren zorunlu karşılık oranlarını arttırma uygulamasını tercih edebilir.
Zorunlu karşılıklardaki bir artış kredilerde daralmaya yol açarken işsizlik oranını artırır, efektif döviz kurunu düşürür, cari dengeyi iyileştirir ve genel fiyat seviyesini yükseltir. Faiz oranındaki artışlar ise kredileri daraltır, işsizlik oranı ve döviz kurunu yükseltir, cari dengeyi bozarak genel fiyat seviyesini düşürür. Dolayısıyla zorunlu karşılıkların faiz politikalarının bir tamamlayıcısıdır. Ülkeler finansal stabilizasyonu sağlamak için faiz kararı verirken zorunlu karşılıkları ve enflasyonu da dikkate alarak holistik bakış açısıyla doğru politikaları takip etmek zorundadır.
İnternet sitemizde yapılan bu paylaşımlar, yalnızca bilgilendirme amaçlı olup herhangi bir şekilde yatırımcılara telkinde bulunma, yatırımcıları yönlendirme yahut yatırımcılara kar/zarar vaadi verme şeklinde yorumlanamaz.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.