BIST 100
Finans dünyasında, özellikle bankacılık ve ekonomi sektörlerinde sıkça karşılaşılan bazı kavramlar, ekonomik verilerin doğru analiz edilmesi ve finansal sağlığın korunması açısından büyük önem taşır. Bu yazımızda, bu kavramlardan biri olan "disponibilite" ve "disponibilite oranı" konularını ele alacağız. Disponibilite nedir, disponibilite oranı nasıl hesaplanır ve bu oranlar ekonomiye nasıl yansır gibi soruların yanıtlarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Disponibilite, Fransızca kökenli bir kelime olup finansal dünyada "hazırda bulundurma" veya "likidite" anlamlarında kullanılır. Bankaların kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilmek için ellerinde tuttukları nakit ve hızla nakde çevrilebilecek varlıkları ifade eder. Bankalar için bu varlıklar, müşterilerine olan borçlarını ve diğer finansal yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz bir şekilde yerine getirebilmeleri açısından hayati öneme sahiptir. Özetle, disponibilite bankaların mali sağlığını koruyan bir güvence mekanizmasıdır.
Likidite oranı sadece bankaların değil, bir şirketin kısa vadeli borç yükümlülüklerini ödeme yeteneğini belirlemek için de kullanılır. Aynı şekilde bir şirketin mevcut yükümlülüklerini karşılamak için mevcut veya likit varlıklarını kullanıp kullanamayacağını belirlemeye yardımcı olur.
Ekonomik açıdan disponibilite, bir bankanın likidite durumunu ve kısa vadeli finansal sağlığını gösteren önemli bir göstergedir. Bankalar, mevduat sahiplerine olan yükümlülüklerini ve diğer kısa vadeli borçlarını ödeyebilmek için belirli bir seviyede likiditeye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle bankaların likidite durumlarını sürekli olarak izlemeleri ve gerekli düzenlemeleri yapmaları gerekmektedir. Yeterli likiditeye sahip olmayan bir banka, ödeme güçlüğü yaşayabilir ve bu durum bankanın itibarını ve müşterilerinin güvenini zedeleyebilir.
Disponibilite, bankaların ve finansal kuruluşların kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilme kapasitelerini gösterir demiştik. Bu kapasite, bankaların finansal sağlıklarını korumaları ve müşterilerine güven vermeleri açısından hayati öneme sahiptir. Bir bankanın likidite durumunun iyi olması, o bankanın kısa vadeli borçlarını ve mevduat sahiplerine olan yükümlülüklerini zamanında ve sorunsuz bir şekilde yerine getirebileceği anlamına gelir.
Disponibilite oranları, bankaların sahip oldukları likit varlıkların toplam borçlarına oranını gösterir. Yüksek bir disponibilite oranı, bankanın likidite durumunun iyi olduğunu ve kısa vadeli yükümlülüklerini rahatlıkla karşılayabileceğini gösterir. Düşük bir disponibilite oranı ise bankanın likidite durumunun zayıf olduğunu ve kısa vadeli yükümlülüklerini karşılamakta zorlanabileceğini gösterir.
Disponibilite oranı, şu formülle hesaplanır:
Disponibilite Oranı=Likit Varlıklar/Kısa Vadeli Borçlar
Bu formüle göre, bir bankanın elindeki likit varlıkların kısa vadeli borçlarına oranı ne kadar yüksekse, bankanın likidite durumu o kadar iyidir.
Disponibilite oranı ile zorunlu karşılık oranı, her ne kadar benzer kavramlar gibi görünseler de aslında farklı amaçlara hizmet ederler. Disponibilite oranı, bankaların likidite durumlarını ve kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilme kapasitelerini ölçerken, zorunlu karşılık oranı ise merkez bankalarının bankaların rezerv tutma zorunluluğunu belirlemek için kullandıkları bir orandır.
Zorunlu karşılık oranı, bankaların toplam mevduatlarının belirli bir yüzdesini merkez bankasında tutmalarını zorunlu kılar. Bu oran, merkez bankası tarafından belirlenir ve ekonomik koşullara göre değiştirilebilir. Zorunlu karşılık oranı, para arzını kontrol etmek ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla kullanılır. Öte yandan, disponibilite oranı, bankaların kısa vadeli finansal sağlığını gösterir ve bankaların likidite durumlarını değerlendirmek için kullanılır.
Likidite oranları, birçok farklı paydaş tarafından kullanılan önemli finansal göstergelerdir. Her bir paydaş, bu oranları kendi ihtiyaçlarına göre farklı şekillerde değerlendirir. İşte likidite oranlarını kullanan başlıca gruplar ve kullanım amaçları:
Yatırımcılar: Yatırımcılar, yatırım yapmayı düşündükleri şirketlerin kısa vadeli finansal sağlığını değerlendirmek için likidite oranlarını kullanır. Bu oranlar, şirketin acil finansal yükümlülüklerini karşılama yeteneğini gösterir ve temerrüt riskini azaltarak sadece sağlıklı şirketlere yatırım yapılmasını sağlar.
Alacaklılar: Bankalar ve finansal kurumlar, potansiyel borçluların kredi değerliliğini değerlendirmek için likidite oranlarını kullanır. Yüksek likidite oranları, kredi veya kredi kolaylıklarının zamanında geri ödeme olasılığını belirler ve alacaklılara şirkete kredi verme konusunda güven sağlar.
Analistler: Finansal analistler, bir şirketin finansal performansını ve risk profilini analiz etmek için likidite oranlarını kullanır. Trendlerin belirlenmesi, potansiyel likidite risklerinin değerlendirilmesi ve yatırımcılara veya müşterilere bilgilendirilmiş önerilerde bulunulması açısından önemlidir.
Yönetim: Şirket yönetimi, kuruluşun likidite pozisyonunu izlemek ve yönetmek için likidite oranlarını kullanır. Düzenli olarak bu oranları izleyerek yönetim likidite açıklarını belirleyebilir, nakit akışını optimize edebilir ve kısa vadeli varlıklarla ilgili bilinçli kararlar alabilir.
Düzenleyiciler ve Yetkililer: Düzenleyiciler ve hükümet kurumları, denetim ve düzenleyici işlevlerinin bir parçası olarak likidite oranlarını kullanır. Örneğin, bankaların belirli bir miktarda nakit bulundurma zorunluluğu getirilmesi, likidite oranlarının düzenleyici bir yorumudur.
Finans dünyasında sıkça karşılaşılan bu kavramları anlamak, finans ve ekonomi sektörlerinde doğru kararlar alabilmek için kritik öneme sahiptir. Gedik Yatırım olarak finansal sağlığınızı koruyarak, geleceğe güvenle bakmak için her zaman yanınızdayız. Görüntülü görüşme ile dakikalar içinde yatırım hesabınızı açabilirsiniz.
İnternet sitemizde yapılan bu paylaşımlar, yalnızca bilgilendirme amaçlı olup herhangi bir şekilde yatırımcılara telkinde bulunma, yatırımcıları yönlendirme yahut yatırımcılara kar/zarar vaadi verme şeklinde yorumlanamaz.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.