BIST 100
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's Türkiye kredi notu değerlendirmesini pas geçerken periyodik gözden geçirmesini tamamladığını duyurdu. Piyasadaki genel beklentiler Moody’s’in cuma günü beklenen değerlendirmesinde bir kademe not artışıyla birlikte görünümün pozitiften durağana çekilmesini öngörüyordu.
Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, Türkiye'nin kredi notlarının, ülkenin büyük, çeşitlendirilmiş ve dirençli ekonomisi, ılımlı kamu borç yükü ve iyileşen para ve makroekonomik politika etkinliğiyle desteklendiği aktarıldı. Ortodoks politikalara dönüşün kredi açısından olumlu olduğu ancak makroekonomik dengesizliklerin sürdürülebilir biçimde azalmasının zaman alacağı belirtildi.
Kasım ayındaki başkanlık seçimi kazanan Donald Trump 20 Ocak Pazartesi günü yemin ederek göreve başlarken, Trump’ın aldığı ilk kararlar piyasaların yakın takibinde yer aldı. ABD Başkanı Donald Trump, Joe Biden yönetiminin iç politikadan dış politikaya kadar birçok alandaki icraatlarını geçersiz kılan çok sayıda başkanlık
kararnamesine imza attı. Tarifeler konusunda da hızlı bir başlangıç yapan Trump, 1 Şubat'a kadar Meksika ve Kanada'ya yüzde 25'e varan gümrük vergileri uygulamayı planladığını ifade etti. Çin konusunda da ekibinin üzde 10'luk ek bir gümrük vergisi getirmeyi düşündüğünü ve gümrük vergisinin 1 Şubat gibi erken bir tarihte yürürlüğe girebileceğini söyledi. Ayrıca Trump, AB’nin gümrük vergilerinden kaçınmak için daha fazla Amerikan petrolü ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) satın alması gerektiğini belirtti.
Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte önümüzdeki süreçte alacağı kararlar ve açıklamaları küresel çapta oynaklığı artırabilir. Trump’ın atacağı adımların ticaret savaşı, enflasyon ve siyasi anlamda endişeleri artırması son dönemde Fed’in daha yavaş ve temkinli hareket edeceğine dair beklentilerle zayıflayan küresel risk iştahı
üzerinde ek bir baskı oluşturabilir. Bu noktada tarife adımlarının ve göçmenlere yönelik uygulanacak politikaların kapsamı ve boyutu önemli olacaktır.
Japonya Merkez Bankası (BOJ) politika faizini piyasa beklentilerine paralel şekilde çeyrek puan artırarak 2008’den bu yana en yüksek seviyesi olan %0,50’ye çıkardı. BOJ’un ocak ayında faiz artırımına gideceğine dair beklentiler, özellikle bankanın üst düzey yetkililerinin ücret artışlarına ilişkin olumlu gelişmelere işaret etmesi ve ocak
toplantısı için faiz artırımına dair yaptığı yönlendirmeler sonrasında güç kazanmıştı. Karardan önce açıklanan enflasyon verileri de beklentilere destek olan bir başka faktör oldu. Japonya’da kritik enflasyon göstergesi olan taze gıda hariç tüketici fiyatlarının aralık ayında Ağustos 2023’ten bu yana ilk kez %3’e yükseldi. BoJ, karar
ile birlikte yayımladığı açıklamada, ekonomiye yönelik beklentilerin gerçekleşmesi halinde faiz artırımlarına devam edileceğini açıkladı.
Fed üyelerinin aralık toplantısında yayınlanan projeksiyonlarda 2025 yılı için 50 baz puanlık indirim öngörmesi, Fed üyelerinden faiz indirimleri konusunda son dönemde gelen temkinli açıklamalar, ABD ekonomisinin genel olarak gücünü korumaya devam etmesi ve ABD Başkanı Trump’ın politikalarının enflasyonda yükselişe yol açabileceği gibi gelişmelere bağlı olarak son dönemde piyasalarda Fed’e ilişkin faiz indirim beklentilerinin önemli ölçüde zayıfladığı görülüyor. Fed’e ilişkin zayıflayan beklentiler son aylarda küresel risk iştahı üzerinde baskı oluştururken, doların küresel çapta değer kazanmasına ve ABD tahvil faizlerinin yükselmesine yol açtı. Fed’e ilişkin belirsizliğin ve karamsarlığın arttığı bir dönemde Fed’in 29 Ocak Çarşamba günkü toplantısı ve Fed Başkanı Powell’ın açıklamaları son derece önemli olacaktır. Fed’in ocak toplantısında faiz oranlarında değişime gitmesi beklenmiyor. Piyasalardaki genel
beklentiler mayıs – temmuz aralığında Fed’in ilk faiz indirimine gideceği yönünde şekillenirken, ikinci faiz indirim ihtimali ise 2025 Aralık ayı için %60 ihtimalle fiyatlanıyor. Trump’ın politikalarının enflasyonda yükselişe yol açması ve ABD ekonomisinin genel olarak gücünü koruması durumunda, Fed’in temkinli duruşunu koruyarak 2025 yılını sınırlı faiz indirimleriyle tamamlayacağı görüşümüzü sürdürüyoruz. Ancak ekonomik gelişmelere ve Trump’ın atacağı adımların kapsamı ve boyutu gibi gelişmelere bağlı olarak Fed’e yönelik beklentilerin değişebileceği de unutulmamalıdır. Yıl içerisinde Fed’e yönelik beklentilerin küresel risk iştahının seyri üzerinde ana belirleyici olacağını ve bu beklentilerdeki değişimlerin küresel piyasalar ve varlık gruplarında oynaklığın yüksek seyretmesine neden olabileceğini değerlendiriyoruz.
Yeni haftada Fed toplantısının ardından dikkatler Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 30 Ocak Perşembe günkü faiz kararında olacaktır. Euro Bölgesi’nde 2024 aralık ayı nihai enflasyon rakamı öncü veriyle uyumlu olarak aylık bazda %0,4 oranında artış kaydetti ve yıllık TÜFE %2,4 olarak gerçekleşti. Euro Bölgesi'nde çekirdek TÜFE ise aralık ayında yıllık %2,7 ve aylık %0,5 olarak açıklandı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) baş ekonomisti Philip Lane, geçen haftaki açıklamasında ECB’nin bu yıl daha fazla gevşemeye gidebileceğini, ancak bunun bir durgunluğa yol açmayacak ve enflasyonu dizginlemede gereksiz bir gecikmeye neden olmayacak bir orta yol bulması gerektiğini söyledi. ECB Yönetim Kurulu Üyesi Isabel Schnabel, enflasyon yüzde 2'ye yaklaşırken bankanın borçlanma maliyetlerini düşürmeye devam etme potansiyelinin
bulunduğunu ancak dikkatli hareket etmesi gerektiğini söyledi. ECB üyesi ve Fransa Merkez Bankası Başkanı Villeroy, nötr faiz oranının Euro Bölgesi için yüzde 2 civarında olduğunu, ECB’nin mevduat faizinin art arda üç kez 25 baz puan indirilmesine rağmen şu anda yüzde 3’te olduğunu söyledi. Villeroy, enflasyondaki gerileme önümüzdeki çeyreklerde tahmin edildiği şekilde ilerlerse hızı yavaşlatmadan yaza kadar yüzde 2’lik orana doğru faiz indirimlerini sürdürmenin mantıklı olacağını ifade etti. ECB Yönetim Kurulu üyesi Klaas Knot, yatırımcıların ocak ve mart aylarında faiz indirimlerine yönelik beklentilerinin makul olduğunu söyledi. Yine geçen hafta yayınlanan ECB toplantı tutanaklarında yetkiler, tüketici fiyatlarının beklentilerle uyumlu bir şekilde gelişmesi durumunda faiz oranlarının daha da düşürülebileceğine işaret ettiler. Tüm bu gelişmeler ve açıklamalar altında ECB’nin ocak toplantısında faiz oranlarında
indirime gitme ihtimalinin güçlü olduğunu değerlendiriyoruz. Piyasadaki genel beklentiler, Euro Bölgesi’ndeki ekonomik yavaşlama ve hedefe doğru yakınsayan enflasyonun etkisiyle ECB’nin 2025 yılında da faiz indirimlerine devam edeceği ve mevcut durumda %3,0 olan mevduat faiz oranının 2025 yılında %2,0 seviyesine kadar gerileyebileceği yönünde şekilleniyor. Bununla birlikte ekonomideki zayıflamanın derinleşmesi ve ilerleyen süreçte ABD’den tarifelerin gelmesi halinde faiz indirim hızının ve boyutunun artırılması da söz konusu olabilir. Öte yandan son haftalarda enerji fiyatlarında yaşanan artışların kalıcı olması ve devam etmesi ile Euro’daki değer kaybının derinleşerek ithal maliyetleri artırması da enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk unsurları olarak izlenecektir. ECB’nin atacağı adımlar, Avrupa genelindeki ekonomik ve siyasi gelişmeler ile ABD Başkanı seçilen Trump’ın izleyeceği politikalar Euro’nun seyri üzerinde de belirleyici olacaktır
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 23 Ocak Perşembe günü gerçekleşen toplantısında piyasadaki beklentilerle uyumlu olarak 250 baz puan faiz indirimine giderek politika faizini %45,00 seviyesine çekti. Aralık ayı enflasyonunun beklentilerden iyi gelmesi ve alt kalemlerde devam eden iyileşme eğilimi TCMB’nin faiz indirimleri konusunda elini rahatlatırken, ocak toplantısına ilişkin faiz indirim beklentilerini desteklemişti. TCMB’nin karar metninde de bir sürpriz görülmedi. Son dönemdeki yönlendirmelerini sürdüren TCMB, enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini vurgulamaya devam etti. TCMB, kararların enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir
yaklaşımla alınacağı yönlendirmesini de sürdürdü. TCMB’nin bir sonraki toplantısı 6 Mart’ta gerçekleşecektir. Piyasaların odağı kısa vadede 3 Şubat’ta açıklanacak ocak ayı enflasyon rakamlarında olacaktır. Ücret artışları, vergi ayarlamaları gibi gelişmelerle ocak ve şubat ayına ait enflasyon rakamları genel olarak yüksek seyrederken, 2025 Ocak ayına ilişkin TÜFE rakamının performansı faiz indirim patikası ve mart ayı toplantısına dair beklentiler üzerinde belirleyici olacaktır. Ayrıca 31 Ocak’ta Fitch’in Türkiye’ye ilişkin not değerlendirmesi de yakından takip edilecektir. Son değerlendirmesinde Türkiye’nin kredi notunu bir kademe artıran ve not görünümünü pozitiften durağana çeken Fitch’in 31 Ocak’taki değerlendirmesinde not değişimine gitmeyeceğini düşünüyoruz. Ancak not görünümünün tekrar pozitife çekilip çekilmeyeceği bir sonraki değerlendirme potansiyel bir not artışı açısından önemli olacaktır.
Hafta içerisinde 10.000 puan üzerinde tutunma çabasıyla birlikte Borsa İstanbul’un dalgalı seyrini sürdürdüğü bir fiyatlama takip edildi. BIST-100 Endeksi haftayı %1,27 oranında bir yükselişle 10.105 puandan tamamladı. Moody’s’in Türkiye'nin kredi notuyla ilgili bir karar vermemesi sonrasında Borsa İstanbul’da zayıf bir başlangıç görülebilir. Endekste kısa vadede psikolojik öneme sahip 10.000 puan ilk güçlü destek noktası olarak takip edilecektir. 10.000 puan altındaki fiyatlamalarda 9.950 – 9.900 bölgesi ile 9.850 seviyesine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir. 9.850 desteği kırılacak olursa kritik destek konumundaki 100 günlük üssel ortalamaya (9.737) doğru yeniden geri çekilmeler gündeme gelebilir. 100 günlük ortalama altındaki günlük kapanışlarda 9.592 fibo seviyesi ile 200 günlük üssel ortalamaya (9.531) doğru satışlar hız kazanabilir. Tepki alımlarında ise 10.100 – 10.150 aralığı kısa vadeli güçlü direnç bölgesi olup, geçen hafta direnç olarak öne çıkan 10.150 seviyesi aşılabilirse 10.200 – 10.250 bölgesi direnç konumunda bulunmaktadır. 10.250 üzerindeki kapanışlarda 2024 Ağustos’taki sert düşüşle oluşan boşluğun doldurulacağı 10.415 ile devamında 10.500 - 10.670 bölgesine doğru yükselişler kaydedebilir.
Küresel piyasalarda, Trump rüzgarı başladı. 20 Ocak itibariyle Başkanlık koltuğuna geçen Trump, açıklamalarıyla piyasaları hareketlendiriyor. Kanada, Meksika ve AB'ye yönelik tarife tehditleri piyasaları endişelendiriyor. Ayrıca, dünyaya seslenen ve faizlerin acil düşmesi gerektiği çağrısında bulunan Trump, bu konuyla ilgili Fed'i de uyaracağını belirtti. Özetle, yeni haftada Trump'ın açıklamaları yakından izlenecek. Geçtiğimiz hafta, piyasalar üzerinde Trump etkisi sürdü. Bu hafta içinde bu etki devam edebilir. Bu haftanın bir diğer başlığı "Merkez Bankaları" olacak ve ABD ile Avrupa Merkez Bankaları faiz kararlarını açıklayacak. Fed(ABD) için bu haftaki toplantısında bir faiz indirimi beklenmiyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) içinse piyasalar faiz indirimi beklentisi içerisinde ve bunun da fiyatlara yansıtıldığı görülmektedir. Her iki Bankanın kararları, karar metnindeki detaylar ve ABD-Avrupa Merkez Bankaları Başkanlarının konuşmaları yakından izlenecektir. Asya piyasalarında, Çin'de pazartesi günü açıklanacak veriler var. Haftanın kalanı ise Çin
borsalarının tatil nedeniyle kapalı olması bekleniyor. Japonya'da hafta içerisinde işsizlik oranı, perakende satışlar ve sanayi üretimi verileri açıklanacak. Yurt içinde, bu hafta açıklanacak veriler takip edilecek. Fitch tarafından Türkiye'nin kredi notu ve değerlendirme raporunun yayınlanması bekleniyor.
Avrupa piyasalarında, 27 Ocak Pazartesi günü Almanya'da ocak ayı IFO iş ortamı endeksi açıklanacak. Salı ve çarşamba günleri önemli bir veri akışı bulunmamaktadır. 30 Ocak Çarşamba, Almanya ve Euro Bölgesinin 4.çeyrek büyüme verileri açıklanacak. Euro Bölgesi ocak ayı tüketici güven endeksi takip edilecek. Perşembe günü gözler Avrupa Merkez Bankasının faiz kararında olacak. Bu yılın ilk kararı bekleniyor ve bu ayki toplantısında faiz indirimine devam etmesi bekleniyor. Kararın sonucu, karar metnindeki detaylar önemli olurken, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde'ın konuşması da izlenecek. Başkanın açıklamaları ve karardaki detaylar, 2025 yılının kalan toplantılarına yönelik beklentileri şekillendirebilir. 31 Ocak Cuma, Almanya'da işsizlik oranı ve enflasyon verileri açıklanacak. Avrupa Merkez Bankasının toplantısı geride kaldıktan sonra Banka yetkililerinin konuşmaları da başlayabilir. Cuma günü olası açıklamalar takip edilebilir.
ABD'de bu haftanın en majör gündemi, Fed'in faiz kararı olarak görülmektedir. Çarşamba günü, Fed'in faiz kararı takip edilecek. Karar öncesi açıklanacak verilere baktığımızda, 27 Ocak Pazartesi günü ABD'de aralık ayına ilişkin Chicago Fed ulusal aktivite endeksi ve yeni konut satışları açıklanacak. 28 Ocak Salı günü ise ABD'de ocak ayı CB tüketici güven endeksi ve aralık ayı dayanıklı tüketim malları siparişleri takip edilecek. 28-29 Ocak tarihlerinde Fed toplanacak ve faiz kararını 29 Ocak Çarşamba günü ilan edecek. Fed'in bu yılın ilk toplantısı için bir değişiklik beklenmiyor. Mevcut faizi koruması bekleniyor. 2024 yılının eylül ayında faiz indirimine başlamış, aralık ayı toplantısında ise 2025 yılı için faiz indirim hızını yavaşlatacaklarını belirtmişlerdi. Bu nedenle ocak ayı toplantısı için bir beklenti bulunmazken, haziran ayında bu yılın ilk faiz indirimi yüksek görülüyor. ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz yıl seçimi kazandıktan sonra Fed'e karışmayacağını söylemişti. Ancak geçtiğimiz hafta, Davos Zirvesi'ne online katılıp konuşma yapan Trump, faizlerin acilen düşmesi gerektiğini ve bu konuda Fed'e baskı yapacağının da sinyalini verdi. Piyasalarda yeniden Trump ve Fed arasındaki ilişkiye yönelik tedirginlik başladı. Bu nedenle bu hafta Fed'in toplantısındaki detaylar ve özellikle Fed Başkanı Powell'ın
konuşmasındaki sinyaller önemli olacaktır. Fed'e bu konuyla ilgili soru gelmesi beklenirken, olası gelecek soruya vereceği cevap, piyasaların takibinde olacaktır. 30 Ocak Perşembe, ABD'de 4.çeyrek ilk okuma büyüme verisi açıklanacak. Aynı gün, haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve bekleyen konut satışları da takip edilecek. 31 Ocak Cuma, ABD'de Fed'in yakından izlediği ve ekonomik projeksiyonlarında yer verdiği çekirdek kişisel tüketim harcamaları endeksi verisi açıklanacak. Aralık ayı verisi takip edilecek. Bu hafta ABD'de gündem yoğun olacak. Fed toplantısı sonrası Fed üyelerinin konuşmaları da başlayabilir. Perşembe ve cuma günleri, üyelerden
gelecek açıklamalarda izlenecektir.
Yasal Uyarı: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.