Önceki hafta cuma günü beklentilerden zayıf gelen tarım dışı istihdam rakamlarının ardından yeni haftada piyasaların dikkati ABD’de açıklanacak ağustos ayı enflasyon verilerindeydi. Çarşamba günü açıklanan ÜFE rakamı ağustos ayında bir önceki aya göre %0,1 oranında geriledi. Piyasadaki beklentiler ÜFE’nin aylık bazda %0,3 oranında artış kaydetmesi yönündeydi. Temmuz verisinde aylık üretici enflasyonu %0,7 olarak kaydedilmişti. Yıllık ÜFE ağustos verisiyle birlikte %2,6 oranına gerilerken, temmuz ayı için %3,3 açıklanan yıllık üretici enflasyonu da %3,1 seviyesine revize edildi. Önceki ay beklentilerin oldukça üzerinde artış kaydeden ÜFE verisinin ardından, ağustos rakamları beklentiden daha iyi geldi ve aylık bazda düşüş gösterdi. ABD’de perşembe günü açıklanan TÜFE rakamları ağustos ayında %0,3’lük piyasa beklentisine karşın aylık bazda %0,4 oranında artış kaydetti ve yıllık TÜFE %2,7’den %2,9’a yükseldi. Çekirdek TÜFE beklentilere paralel gelerek yıllık bazda %3,1 olarak korundu. TÜFE rakamları genel olarak beklentiler dahilinde gerçekleşirken, açıklanan enflasyon rakamları Fed’e yönelik beklentiler üzerinde önemli bir değişime yol açmadı.
İstihdam piyasasında son aylarda zayıf gelen veriler ile birlikte Fed Başkanı Powell’ın Jackson Hole Sempozyumunda istihdam tarafında zayıflığın artmasını istemediklerini vurgulamasının etkisiyle, Fed’in 17 Eylül Çarşamba günü sona erecek toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimine gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. Piyasalarda çok düşük bir ihtimalle 50 baz puan ihtimali fiyatlansa da ana senaryo 25 baz puan olarak öne çıkıyor. Enflasyon tarafında tarife kaynaklı yukarı yönlü risklerin varlığını koruduğu bir ortamda, Fed’in 2025 yılında gideceği ilk faiz indiriminin 25 baz puan olacağını değerlendiriyoruz. Yeni haftada çarşamba günü sona erecek toplantıda faiz kararının yanından yayınlanacak ekonomik projeksiyonlar ile Fed Başkanı Powell’ın mesajları son derece önemli olacaktır. Haziran toplantısında yayınlanan projeksiyonlarda Fed üyeleri 2025 yılı için 2 faiz indirimi öngörürken, son verilerin ardından Fed üyelerinin faiz indirimleri konusundaki yeni görüşmeleri noktasal grafiklerden takip edilecektir. Powell’ın toplantı sonrasındaki açıklamalarında istihdam tarafına dair değerlendirmeleri, yayınlanacak projeksiyonlarda yılın kalan bölümü ile 2026 yılı için öngörülen faiz indirim miktarları küresel risk iştahı ve fiyatlamalar üzerinde belirleyici olacaktır.
Tarım dışı istihdam cephesinde ağustos verisinin de zayıf gelmesi ve istihdam piyasasının sağlığına yönelik endişeleri artırmasının ardından Fed’den bu yıl bitimine kadar toplamda 75 baz puanlık 3 faiz indirimine gidebileceği piyasalarda fiyatlanıyor. Önümüzdeki süreçte Fed’in faiz kararları üzerinde istihdam ve enflasyon verileri başta olmak üzere ekonomik veri akışları belirleyici olmaya ve net yönlendirmeden ziyade toplantı bazlı yaklaşımın korunacağını düşünüyoruz. İstihdam piyasasında zayıflığın devam etmesi önümüzdeki süreçte faiz indirim adımlarının hızlandırabilecek ana katalizör olarak karşımıza çıkmaktadır. Halihazırda istihdam tarafında derinleşen zayıflama enflasyon tarafındaki riskleri biraz daha arkaya atarak Fed’i önümüzdeki toplantılarda faiz indirimi konusunda aksiyon almaya yönelteceğini değerlendirmekle birlikte, orta – uzun vadede enflasyon görünümü de son derece önemli olacağını tekrar vurgulamak isteriz.
Normal şartlarda faiz oranları ve hisse piyasaları arasında ters bir korelasyon bulunmakta ve faiz indirimleri hisse piyasaları için destekleyici olmaktadır. Ancak içinde bulunduğumuz konjonktürde, ABD borsalarının görece yüksek çarpanlarla zirve seviyelerine yakın işlem görmesi ve faiz indirim beklentilerinin belirli ölçüde fiyatların içerisinde olması dikkate alındığında, Fed’in faiz indirimlerinin hızlanması istihdam tarafındaki zayıflığın sürmesi ve ABD ekonomisinde resesyon endişelerinin artması halinde görülebilecektir. Dolayısıyla, ilk aşamada artan resesyon korkuları faiz indirimlerinin destekleyici yapısının önüne geçerek ABD borsaları öncülüğünde küresel hisse piyasalarında düzeltmeleri gündeme getirebilir.
Ek olarak son dönemde küresel çapta uzun vadeli tahvil faizlerindeki artışlar da dikkat çekmektedir. Özellikle Japonya’da 10 yıllıklar başta olmak üzere uzun vadeli tahvil faizlerindeki yükseliş eğilimi öne çıkmaktadır. Ayrıca istihdamdaki zayıflamayla Fed’in yakın dönemde faiz indirimlerini hızlandıracağına ilişkin beklentilere karşın enflasyon tarafındaki yukarı yönlü riskler kısa vadeli tahvil faizlerinde daha hızlı bir düşüşüne neden olurken, uzun vadeli tahvil faizleri daha sınırlı bir düşüş ortaya koymaktadır. Bu durum ABD’de getiri eğrisinin daha da dikleşmesine neden olmaktadır. Küresel çapta artış kaydeden ve yüksek seyreden uzun vadeli tahvil faizleri de şu an için fiyatlamalar üzerinde etkili olmasa da devam eden süreçte hisse piyasaları üzerinde düzeltme baskısı da oluşturabilir. Bu nedenle önümüzdeki süreçte tahvil faizlerinin seyri yakından izlenmelidir.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) perşembe günkü toplantısında beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında değişime gitmedi ve mevduat faizini %2,0 olarak korudu. Böylece ECB temmuz ayının ardından eylül toplantısında da faiz oranlarını sabit tuttu. Avrupa Merkez Bankası (ECB) yaptığı açıklamada, enflasyon şu anda orta vadeli hedef olan yüzde 2 civarında seyrettiğini ve Yönetim Kurulu'nun enflasyon görünümüne ilişkin değerlendirmesinin genel olarak değişmediğini vurguladı. ECB Başkanı Lagarde toplantı sonrasında düzenlediği basın konferansında, iç talepteki güçlü seyir dolayısıyla Euro Bölgesi'nde ekonominin büyüdüğünü ve istihdam piyasasının da ekonominin gücüne katkı sağlayan unsurlardan biri olduğunu ifade etti. ECB’nin büyümeye ilişkin riskleri daha dengeli gördüğünü belirtti. Lagarde, güçlü euro dolayısıyla çekirdek enflasyonun da gerileyeceğini belirtirken, dezenflasyonist sürecin tamamlandığını ve enflasyonun olmasını istedikleri yerde olduğunu vurguladı. Önümüzdeki süreçte enflasyon gelişmelerine bağlı olarak ECB’nin daha yavaş bir tempoda hareket edeceği değerlendiriliyor. 2025 yılının kalan bölümünden ECB’nin faiz oranlarını sabit tutacağı piyasalardaki ana beklenti olarak karşımıza çıkmakta olup, 2026 yılının ilk yarısında bir faiz indirim ihtimalini fiyatlıyor.
Yeni haftada 18 Eylül Perşembe günü İngiltere Merkez Bankası (BoE) ile 19 Eylül Cuma günü Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) faiz kararları piyasaların yakın takibinde yer alacaktır. Ağustos toplantısında beklentilerle uyumlu olarak 25 baz puan faiz indirimine giderek politika faizini %4,0 seviyesine çeken İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) perşembe günkü toplantısında faiz oranlarını sabit tutması bekleniyor. Önümüzdeki süreçte veri odaklı yaklaşımla BoE’nin daha temkinli hareket etmesi öngörülüyor. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey’in son açıklamalarında, faiz oranlarının hala düşüş eğiliminde olduğunu ancak gelecekteki herhangi bir faiz indiriminin kademeli ve dikkatli yapılması gerekeceğini vurguladığı görülüyor. Piyasalar 2025 yılının kalan bölümünde BoE’den faiz indirimi öngörmezken, 2026 yılının ilk yarısında bir faiz indiriminin daha gelebileceğini değerlendiriyor. Cuma günü sonra erecek Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) da faiz oranlarında değişim beklenmiyor. 2024 Mart toplantısında uzun bir aranın ardından ilk faiz artırımına giden ve negatif faiz politikasını sonlandıran BoJ, 2024 Eylül ve 2025 Ocak toplantılarında da faiz artırımlarına gitmişti. 2025 başındaki faiz artırımının ardından yıl içerisinde faiz oranlarını sabit tutan BoJ’un eylül toplantısında olmasa da yılın kalan bölümünde bir faiz artırımına daha gitmesi bekleniyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) perşembe günkü toplantısında piyasa beklentilerinin bir miktar üzerinde ancak bizim beklentimizle uyumlu olarak 250 baz puan faiz indirimine giderek politika faizini %43,0’dan %40,5 seviyesine çekti. TCMB, faiz indiriminde adımların büyüklüğünün, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirileceği vurgusunu korurken, enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı yönlendirmesine yer verdi. Hatırlanacağı gibi, TCMB Haziran’daki PPK toplantısında “sıkılaştırılacaktır” ifadesini “para politikası araçları etkin şekilde kullanılacaktır” şeklinde değiştirmiş, bu da faiz indirim beklentilerini güçlendirmişti. TCMB’nin bunun dışında ara hedeflerine vurgu yaparak, politika faizini ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğini ifade etmesi de şahin bir duruş olarak değerlendirilebilir. TCMB’nin metine para politikasının gerekirse sıkılaştırılacağı değerlendirmesini eklemesi faiz indirim beklentilerini bir miktar törpüleyebilir. Buna karşın, TCMB’nin enflasyon görünümü ve talep koşullarının dezenflasyonist etkisi konusundaki iyimser açıklamaları nedeniyle 23 Ekim’deki toplantısında da 200 - 250 baz puanlık bir adımla devam etme eğiliminde olabileceğini düşünüyoruz. Bununla beraber, 2026 sonu için %16’lık iddialı enflasyon hedefi nedeniyle, indirim adımlarının aralık ayı ile birlikte 100 - 150 baz puana küçültülmesini bekliyoruz. Buna göre, politika faizinin 2025 sonunda %37,0 - %37,5 seviyelerine geri çekilebileceğini düşünüyoruz.
Geçen hafta dalgalı seyirle birlikte satıcılı fiyatlamanın etkisini sürdürdüğü BIST100 Endeksi haftayı %3,3 oranında bir kayıpla 10.372 puandan tamamladı. Yurt içindeki haber akışları ve gelişmelerin yakından takip edildiği süreçte, haber akışlarına bağlı olarak çift yönlü yüksek volatilitenin kaydedilebileceği dikkate alınmalı ve özellikle kaldıraçlı/kredili işlemlerde ekstra dikkatli olunmalıdır. BIST100 Endeksi’nde 100 günlük üssel ortalama (10.342) ile fibonacci trend dönüş çizgisinin geçtiği 10.285 seviyesi kısa vadeli ilk destek noktalarıdır. Önemli bir destek olarak izlediğimiz trend dönüş çizgisi (10.285) kırılacak olursa satıcılı seyrin etkisini sürdürebileceği endekste, 10.180 – 10.100 ve 10.000 seviyelerine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir. Psikolojik açından önem taşıyan ve kritik bir seviye olan 10.000 altı kapanışlarda teknik görünümdeki zayıflama ve satış baskısı derinleşebilir. Bu durumda 9.900 – 9.800 bölgesi ile 9.650 ve 9.530 seviyeleri test edilebilir. Endekste toparlanma çabasında 10.400 – 10.500 aralığı ilk direnç bölgesi olup, 10.500 üzerine yerleşmelerde 10.600 seviyesi ile 50 günlük üssel ortalama (10.646) direnç olarak takip edilecektir. 50 günlük ortalama (10.646) üzerindeki tutunmalarda yükseliş eğiliminin devam edebileceği endekste, 10.760 – 10.800 – 10.870 ve 10.940 seviyeleri direnç konumunda bulunmaktadır. Dolar bazlı grafikte 200 ve 500 günlük üssel ortalamalara denk gelen 10.870 – 10.940 seviyeleri ile devamında 11.000 aşılabilir ve üzerinde kapanışlar sağlanabilirse endekste teknik görünümün ve yükselişlerin yeniden güç kazandığı bir fiyatlama kaydedilebilir.
Majör merkez bankaları haftası, piyasalar açısından hareketlilik yüksek olabilir. En majör olan Fed toplantısı olacak. Fed’in 16-17 Eylül tarihlerinde toplantısı takip edilecek. Fed için faiz indirimi beklentileri bulunuyor. 25 baz puanlık ihtimaller daha yüksek ve fiyatlamalara dahil. Kararın sonucu ve karar metnindeki detaylar önemli. Fed bu yılın üçüncü ekonomik projeksiyonlarını yayınlayacak. Son yayınlanan projeksiyonlarda, bu yıl için iki faiz indirimi beklentileri korunmuştu. Bu nedenle bu projeksiyonlar içinde noktasal grafiklerdeki beklenti önemli olacak. Eylül toplantısı dışında Fed için iki toplantı kalacak ve yılın sonuna doğru olacak bu toplantılar için beklentiler ise bu haftaki toplantıdan çıkacak sinyallerle belirlenecektir. Özetle bu hafta küresel piyasalar için Fed haftası olacak. İngiltere ve Japonya Merkez Bankaları içinde bu hafta faiz kararları takip edilecek. Her iki faiz kararının tarihleri ise sırasıyla İngiltere Merkez Bankası 18 Eylül Perşembe ve Japonya Merkez Bankası ise 19 Eylül Cuma olarak görülmektedir. Merkez Bankalarından çıkacak sonuçlar ve verecekleri sinyaller, kalan toplantılarına ilişkin beklentileri şekillendirecek. Asya piyasalarında, Çin yeni haftaya sanayi üretimi ve perakende satışlar verileriyle başlıyor. Yurt içi piyasalarda, haber akışları yakından izlenecek.
Yurt içi piyasalarda, haftanın ilk işlem gününde bütçe dengesi açıklanacak.
18 Eylül Perşembe günü TCMB faiz kararı toplantısının özeti yayınlanacak.
11 Eylül günü yapılan toplantısının özetindeki detaylar takip edilecek. Her perşembe olduğu gibi TCMB haftalık para ve banka istatistikleri yayınlanacak.
15 Eylül Pazartesi, Euro Bölgesi dış ticaret dengesi ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde'ın konuşması bulunuyor.
16 Eylül Salı, Almanya ve Euro Bölgesi ZEW verileri açıklanacak. Euro Bölgesi temmuz ayına yönelik sanayi üretimi takip edilecek.
17 Eylül Çarşamba, Euro Bölgesi enflasyon günü ve ağustos ayı verileri açıklanacak.
18 Eylül Perşembe, Euro Bölgesi temmuz ayı cari işlemler dengesi izlenecek. Perşembe günü, Avrupa Merkez Bankası(ECB) Başkanı Lagarde’ın da konuşması takip edilecek.
19 Eylül Cuma, Almanya ÜFE verisi açıklanacak. Hafta içerisinde, Avrupa Merkez Bankası üyelerinin konuşmaları yakından izlenecektir. Bankanın faiz kararı geride kaldı ve yılın kalan iki toplantısı için beklentiler açıklamalarla şekillenecektir.
Haftanın ilk işlem gününde, ABD’de ikincil düzey veri takip edilecek. 16 Eylül Salı, ABD’de sanayi üretimi, perakende satışlar ve kapasite kullanım oranı verileri takip edilecek. 17 Eylül Çarşamba, inşaat izinleri ve konut başlangıçları verileri izlenecek. Fed’in toplantısı 16- 17 Eylül tarihlerinde olacak. Fed, 17 Eylül günü kararını açıklayacak. Son dönemde açıklanan veriler ve Fed üyelerinin konuşmaları, faiz indirimini güçlendirdi. 25 baz puanlık ihtimaller çok güçlü ve fiyatlamalara dahil edildi. Faiz kararının sonucu, yayınlanacak ekonomik projeksiyonlar ve Fed Başkanı Powell’ın konuşması önemli olacak. Yılın kalan toplantılarına yönelik beklentileri şekillendirmesi adına bu toplantıdan gelecek sinyaller yakından izlenecek. Fed toplantısı sonrası Fed üyelerinin konuşmaları başlayabilir. Faizle ilgili açıklamaları takip edilmeli. 18 Eylül Perşembe, haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve CB öncü göstergeler endeksi verileri açıklanacak.
Bu Hafta Borsa’da Neler Bekleniyor? | Endeks Görünümü | 15 Eylül 2025
Yasal Uyarı: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.