BIST 100
Toplam arzın toplam talebi aştığı bir ekonomideki bir durum olarak tanımlanır. Fiyatlar her zaman düşüş eğilimi gösterir.
Deflasyon, ekonominin dengesini etkileyen karmaşık ve çok boyutlu bir olgu olarak karşımıza çıkar. Deflasyon ne demek sorusunun cevabı, ekonomik aktivitenin seyrine, arz-talep dengesine ve para politikalarına bağlı olarak şekillenir. Yatırımcı Sözlüğü’müzde bu kez deflasyonun ne olduğunu, ortaya çıkış nedenlerini, sonuçlarını ve bu sürecin nasıl önlenebileceğini ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.
Deflasyon nedir sorusunu anlamak için öncelikle ekonomik terminolojideki yerini bilmek gerekir. Deflasyon, fiyatlar genel seviyesinin sürekli bir şekilde düşüş göstermesi durumu olarak tanımlanır. Basitçe ifade etmek gerekirse, piyasada mal ve hizmetlerin fiyatlarının uzun bir süre boyunca düşmesi ve bu düşüşün kalıcı hale gelmesi, deflasyon olarak adlandırılır. Deflasyon, enflasyonun tam tersidir; enflasyonda fiyatlar genel seviyesi yükselirken, deflasyonda düşer. Bu durum, tüketicilerin harcamalarını ertelemesine, tasarruflarını artırmasına ve ekonomik aktivitenin durgunlaşmasına neden olabilir.
Deflasyonun fark edilmesi, genellikle ekonomik büyümenin yavaşlaması, işsizliğin artması ve genel talebin düşmesi ile olur. Deflasyon, bir ekonomideki para arzının yetersiz kalması durumunda ortaya çıkabilir ve genellikle resesyon dönemlerinde görülür. Deflasyonun belirtileri arasında, tüketicilerin harcama yapmaktan kaçınması, işsizlik oranlarının artması ve işletmelerin kâr marjlarının daralması bulunur.
Enflasyon deflasyon kavramları birbirine zıt olmasına rağmen, her ikisi de ekonomiyi dengeleyen güçlerdir. Deflasyonun başlıca nedenleri arasında, talep yetersizliği, arz fazlası ve düşük para arzı bulunmaktadır. Özellikle ekonomik durgunluk dönemlerinde, tüketicilerin ve işletmelerin harcama yapmaktan kaçınmaları, deflasyon neden olur sorusunun başlıca yanıtıdır.
Ek olarak, hükümetlerin ve merkez bankalarının uyguladığı sıkı para politikaları, yüksek faiz oranları ve vergi artırımları da deflasyona neden olabilir. Özellikle faiz oranlarının yüksek olması, yatırımcıların kredi almasını zorlaştırır ve bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkiler. Küresel ekonomik krizler, ithalatın artması ve iç talebin zayıflaması gibi faktörler de deflasyona yol açabilir.
Örneğin 1929 Büyük Buhran dönemi, deflasyonun en çarpıcı örneklerinden biridir. O dönemde, talebin hızla düşmesi, milyonlarca insanın işsiz kalmasına, fiyatların dibe vurmasına ve genel bir ekonomik çöküşe yol açmıştı. Benzer şekilde 2008 küresel finans krizi de bazı ülkelerde deflasyonist eğilimleri tetiklemiştir.
Deflasyonun ekonomik sonuçları, kısa vadede tüketiciye faydalı gibi görünse de uzun vadede ekonomiyi ciddi anlamda zorlayabilir. Fiyatların düşmesi, başlangıçta tüketiciler için alım gücünü artırsa da, sürekli bir deflasyon süreci ekonomideki para akışını olumsuz etkiler.
Öncelikle, işletmeler fiyatların sürekli düşmesi nedeniyle satış gelirlerinde azalma yaşar ve kâr marjları daralır. Bu durum, maliyetleri düşürmek için işten çıkarmalara ve yatırımların azalmasına yol açabilir. İşsizliğin artması, talebi daha da düşürerek deflasyon sarmalını besler. Bankalar ve finansal kuruluşlar da, borçların reel değerinin artması nedeniyle kredi verme konusunda daha temkinli davranır. Bu da finansal piyasaların daralmasına sebep olur.
Bireyler açısından ise borç yükü artar; çünkü fiyatlar düşerken borcun reel değeri sabit kalır. Bu da özellikle konut ve taşıt kredisi gibi uzun vadeli borçların ödenmesini zorlaştırır ve iflasların artmasına neden olabilir. Deflasyon süreci aynı zamanda ülkedeki ekonomik büyüme hızını yavaşlatır ve ekonomiyi resesyona sokar.
Deflasyonu önlemek, karmaşık ve çok boyutlu bir ekonomik mücadeleyi gerektirir. Deflasyonun kontrol altına alınması, ekonominin temel dinamiklerini iyileştirmek ve ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmak için kritik öneme sahiptir. Merkez bankaları, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, deflasyonu önlemek için bir dizi politika ve araç kullanır. İşte deflasyonu önlemeye yönelik bazı stratejiler:
Türkiye'de deflasyon olup olmadığını değerlendirmek için, ülkenin ekonomik göstergelerini analiz etmek gerekir. Türkiye, genellikle enflasyonist bir ekonomi profiline sahiptir; yani fiyatlar genel seviyesi genellikle artış eğilimindedir. Ancak bazı dönemlerde özellikle belirli sektörlerde deflasyonist eğilimler gözlemlenebilir. Türkiye'nin son yıllardaki ekonomik büyüme verilerine bakıldığında, enflasyonun deflasyona göre daha belirgin bir sorun olduğu görülmektedir.
Ancak belirli ekonomik koşullarda, talep yetersizliği ve arz fazlası gibi durumlar Türkiye'de de geçici deflasyonist baskılar yaratabilir. Bu tür dönemlerde, hükümetin ve merkez bankasının aldığı tedbirler, deflasyonun ekonomiye olan etkisini sınırlamayı amaçlamaktadır. Özellikle pandemi döneminde, ekonomiyi canlandırmak amacıyla uygulanan genişleyici para ve maliye politikaları, deflasyon riskini minimize etme amacı taşımaktadır.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.