BIST 100
Yaklaşık olarak 150 yıldır kullandığımız her şeye enerji sağlamak için fosil yakıtlara bel bağlıyoruz: Ampuller, otomobiller, fabrikalar… Bu yüzden de bu yakıtların kullanımıyla ortaya çıkan sera gazları tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı.
İklim değişikliğinin en önemli belirtisi olan küresel ısınma, sera gazlarının normalde uzaya gitmesi gereken ısısının atmosferde hapsolması nedeniyle ortaya çıkıyor. İklim değişikliği nedeniyle dünya genelinde sıcaklık artışı ve aşırı hava olayları yaşanıyor. Yaban hayatı popülasyonlarının hayatta kalma şansı azalıyor, canlıların yaşam alanlarının olumsuz etkilenmesi nedeniyle bazı türler yok oluyor. Bu sorunlar karşısında yenilenebilir enerjinin dünyanın ekolojik sistemlerindeki dengeyi sağlamak ve iklim değişikliğinin sonucunda yaşanan en kötü senaryoları azaltmak için önemli bir faktör olduğunun altını çizmeliyiz.
Yenilenebilir enerji kaynakları, doğada sınırsızdır ve enerji üretiminde kullanıldıklarında sera gazı emisyonlarını minimumda tutarlar. Ayrıca sera gazları ve karbondioksit gibi küresel ısınmaya neden olan etkenlerin azaltılmasına da yardımcı olurlar. Bu nedenle, yenilenebilir enerji kaynakları, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir rol oynar ve fosil yakıtların yerini alarak çevre üzerindeki olumsuz etkileri azaltır.
Yenilenebilir enerji;
Hidroelektrik enerjisi akan suyun kinetik enerjisinden yararlanarak elektrik enerjisinin üretilmesidir. Sürekli bir akış halinde olan su, devamlılığı olan elektrik üretimine olanak sağlar. Elektrik üretimi, akan suyun gücüne bağlı olarak değişkenlik gösterir. Genellikle nehirlerden yüksek bir düşüşle akan su, daha fazla enerji üretir. Ayrıca su, kanallar veya borular aracılığıyla da taşınabilir. Bu yöntemle su, türbinlere yönlendirilir ve türbinler dönerek elektrik üretir. Dönerek oluşturulan mekanik enerji, elektrik enerjisine dönüşür.
Hidroelektrik enerji, en eski ve en yaygın kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarından biridir.
Çin, Brezilya, Kanada, ABD ve Rusya önde gelen hidroelektrik üreticileridir. Ülkemizde Dicle, Fırat, Kızılırmak, Seyhan, Ceyhan nehirleri üzerinde hidroelektrik üretme amaçlı barajlarımız vardır. Bunların en önemlileri de Atatürk ve Karakaya Barajları’dır.
Rüzgâr enerjisi deyince gözünüzde ne canlanıyor? Yel değirmenleri ve yelkenli gemiler değil mi? Rüzgârın kinetik enerjisi çok eski bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Rüzgâr türbinleri hareket halindeki havanın kinetik enerjisini önce mekanik enerjiye, ardından elektrik enerjisine dönüştürür. Rüzgâr çiftlikleri genellikle güçlü ve sürekli rüzgârların olduğu bölgelerde bulunur.
Elektrik üreten rüzgâr türbinleri dünya çapında da çoğalıyor. Bu anlamda Çin, ABD ve Almanya’nın önde gelen rüzgâr enerjisi üreticileri olduğunu söylemeliyiz. Türkiye'de ise toplamda 171 rüzgâr santrali bulunuyor. Bunların büyük kısmı Balıkesir ve İzmir’de konumlanıyor.
Rüzgâr enerjisi, yenilenebilir enerji denildiğinde inkâr edilemeyecek kadar değerli bir kaynak. Temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı, aynı zamanda fosil yakıtlara dayalı enerji üretimine bir alternatif sunması açısından da önemli. Rüzgâr enerjisinin çoğu, karadaki türbinlerden sağlansa da açık deniz projeleri de günümüzde çok rastladığımız projeler arasında yer alıyor. Birleşik Krallık ve Almanya bu anlamda başı çeken ülkeler. ABD'nin ilk açık deniz rüzgâr çiftliği de 2016 yılında Rhode Island'da açıldı. İskoçya da 2022 yılında en büyük açık deniz rüzgâr santrali olan Seagreen projesi ile elektrik üretmeye başladı.
Solar enerji, diğer bir deyişle güneş enerjisi, fotovoltaik (PV) hücreler veya güneş panelleri kullanarak güneş ışınlarından gelen enerjiyi yakalar ve elektrik enerjisine dönüştürür.
Solar enerji, dünya çapında enerji pazarlarını yeniden şekillendirecek ölçekte büyük bir yenilenebilir enerji kaynağı. Bu alanda yapılan yatırımlar günden güne artıyor. Avrupa Birliği'ne (AB) bağlı araştırma şirketi SolarPower Europe'a göre 2022'de güneş panellerine yatırım dünya genelinde rekor kırdı ve yüzde 47 oranında bir artış gösterdi. İklim değişikliğinin yanı sıra dünyada yaşanan ekonomik ve siyasal belirsizlik, pandemi gibi sebepler de insanların kendi enerjilerini üretmeleri fikrine daha sıcak baktıklarını gösteriyor. Son dönemde dünyada güneş enerjisine büyük yatırım yapan ülkelerin başında ise Çin, ABD ve Hindistan geliyor.
Türkiye’de ise 1500’den fazla güneş enerji santrali var. Ülkemizde tüm yıl boyunca en çok güneş alan bölgelerin başında ise Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi geliyor. Türkiye Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlasına (GEPA) göre ise yenilenebilir enerji üretimi anlamındaki en verimli santrallerimiz şunlar: Kayseri OSB Güneş Enerjisi Santrali, Konya Karatay Kızılören GES, Derinkuyu Güneş Enerjisi Santrali, Makascı Mühendislik GES ve Astor enerji Bozova GES.
Jeotermal enerji, dünyanın alt yüzeyinde elde edilen ısıdır. Su veya buhar jeotermal enerjiyi dünya yüzeyine taşır. Özelliklerine bağlı olarak, jeotermal enerji ısıtma ve soğutma amacıyla veya temiz elektrik üretmek için kullanılabilir. Dünyanın iç ısısından elde edildiği için jeotermal enerji bazı ülkelerde binlerce yıl boyunca yemek pişirme ve ısıtma amacıyla kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediyor. Büyük ölçekte, güneş enerjisi yerin derinliklerinden gelen buhar ve sıcak su rezervuarlarıyla elektrik üretmek için kullanılır.
California Üniversitesi’nden jeolog ve yazar William Glassley "Dünya bir ısı motorudur.” derken aslında çok doğru bir noktaya parmak basıyor. Glassley, “Gezegenin herhangi bir yerinde, 20 mil veya daha fazla derinlikte, tüm dünyayı besleyecek gücü üretmek için sürekli olarak yeterli ısı var.” diyerek ayaklarımızın altındaki ısıyı çevreyle uyumlu olarak kullanabileceğimizin altını çiziyor.
Ülkemiz sınırları içinde de jeotermal enerji potansiyelimiz oldukça yüksek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre Batı Anadolu ve İç Anadolu’da jeotermal kaynaklar yaygın bir kullanım alanına sahip. Türkiye’de elde edilen jeotermal enerjiden elektrik üretimi, ısıtma (sera ve konut), termal ve sağlık turizmi, endüstriyel mineral eldesi, balıkçılık, kurutmacılık gibi alanlarda yararlanılıyor. Yani yenilenebilir enerji üretimine katkıda bulunmak için daha fazlasını yapabiliriz.
Yenilenebilir enerjinin en eski kaynaklarından biri de biyokütle enerjisi. Biyokütle, canlı organizmaların yaşam döngüsünden elde edilen organik malzemelerin genel adı. Bu biyolojik materyaller endüstriyel amaçlarla yakıt üretimi veya diğer endüstriyel işlemler için kullanılır. Biyokütle, bitkilerden yetiştirilen biyoetanol, biyobütanol, biyodizel ve biyogazlar gibi biyoyakıtları içerir. Ayrıca, organik atıklar gibi yanabilir organik malzemeleri de içerir, ancak fosilleşmiş ve coğrafi değişikliğe uğramış organik maddeleri, yani kömür veya petrol gibi kaynakları içermez.
Biyokütleler aynı zamanda güneş enerjisinin depolanmış hali, çünkü bitkiler güneş enerjisini fotosentez yoluyla yakalarlar. Biyoyakıtların yakılması, atmosferde net karbondioksit artışına neden olmaz. Çünkü biyoyakıtlardaki karbon, bitkilerin fotosentez sırasında atmosferdeki karbondioksiti kullanarak oluşturulur. Bu nedenle birçok kişi, fosil yakıtların yerine biyoyakıtların kullanılmasının atmosferdeki karbondioksit miktarının artışını sınırlamada önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Haksız da sayılmazlar.
Biyokütle ayrıca enerji dışında yapı malzemeleri, geri dönüşümlü kâğıt ve plastik üretimi gibi alanlarda da kullanılır. Bu nedenle biyokütle üretimi ve kullanımı, sürdürülebilir bir endüstri olarak büyümeye devam ediyor.
Hidroelektrik enerjisinde bahsettiğimiz gibi su, enerji için pek çok farklı formatta kullanılabiliyor. Gelgit ve dalga enerjisi projeleri bunlardan bazıları. Deniz enerjisi projeleri henüz gelişme aşamasında olsa da gelecekte potansiyeli çok yüksek bir enerji kaynağı olarak görülüyor.
Dalga enerjisi rüzgârın hızı, süresi ve suyun mesafesine bağlı olarak oluşur. Kıyı şeridinde dalga enerjisi azalır ancak fazla suyun taşındığı bölgelerde, yani derin ve açık denizlerdeki dalgalar daha büyük enerji potansiyeli taşır. Dalgaların gücünden yararlanmak üzere tasarlanmış farklı sistemler bulunur.
Gelgit akıntıları ise ayın ve güneşin dünya okyanusları üzerindeki sürekli değişen çekim kuvveti nedeniyle ortaya çıkar. Gelgitler asla durmaz; su dünyanın her yerinde önce bir yöne, sonra diğer yöne doğru hareket eder. Gelgit akışı teknolojileri de gelgit alanlarına giren ve çıkan akıntıların kinetik enerjisini yakalar. Güneş ve ayın göreceli konumları tam bir doğrulukla tahmin edilebildiğinden, ortaya çıkan gelgit de tahmin edilebilir olur.
Geleceğin temiz ve sürdürülebilir gücü olarak tanımlayabileceğimiz yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar hızla artmaya devam ediyor. Yenilenebilir enerjinin daha erişilebilir hale gelmesinde kuşkusuz teknolojik gelişmelerin ve maliyetlerin azalmasının da payı büyük. Sürekli ve güvenilir bir kaynak olan enerji depolama sistemleri de özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi sistemlerinin gelişmesine paralel olarak önem kazanıyor. Çevre dostu enerjilere yapılan yatırımlar, gelecek nesillere daha temiz bir gezegen bırakabilmek ve dünyanın yükünü hafifletebilmek için kesinlikle gündemimizde ilk sıralarda yer almalı.
Yenilenebilir enerji kaynakları, rezervleri tükenen kömür, doğalgaz veya petrol gibi fosil yakıtların aksine tüketildikçe tükenmezler. Güneş, rüzgar, su gibi doğal elementlerle beslendiklerinden sınırsız güç kaynağı olarak kabul edilirler.
Yenilenebilir enerji kaynakları, fosil yakıtlara göre daha temiz, daha ucuz ve daha sürdürülebilir bir enerji üretimi sağlarlar. Fosil yakıtlarla karşılaştırdığımızda en büyük farklılıklarından biri sera gazı emisyonu üretmemeleridir. Atık oluşturmadıkları için çevreye olumsuz etkileri çok azdır. Bu yüzden küresel ısınma, iklim değişikliği, hava kirliliği ve enerji güvenliği gibi önemli sorunlara çözüm sunar.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının pek çok avantajı vardır. Bunlardan bazıları şöyle sıralayabiliriz.
Yenilenebilir enerji, hem çevresel hem de ekonomik açıdan birçok fayda sağladığı için günümüzün ve geleceğin en önemli konularından biri. Yenilenebilir Enerji kaynaklarının artırılması iklim değişikliği ile mücadelede ve onun en yıkıcı etkilerini sınırlamak için hayati önem taşıyor. Ayrıca hızla artan fosil yakıt fiyatları, makroekonomik istikrarsızlık ve küresel ölçekteki enerji krizleri de bu önemi gözler önüne sermeye devam ediyor. Neyse ki yenilenebilir enerji kaynakları zamanla daha istikrarlı ve uygun fiyatlı hale gelmeye başlayacak gibi görünüyor. Özellikle 2011'den bu yana yenilenebilir enerji diğer tüm enerji türlerinden daha hızlı büyüyor.
Yenilenebilir teknolojilere dayalı bir enerji sistemine geçişin küresel ekonomi ve kalkınma üzerinde çok olumlu ekonomik sonuçları olacağı artık yadsınamaz bir gerçek haline geldi. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve IEA'ya (Uluslararası Enerji Ajansı) göre, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının 2030 yılına kadar dünya çapında %90'a çıkarılması planlanıyor. Yenilenebilir enerjiye yapılan yıllık yatırımların 5 trilyon dolara çıkarılarak, yeşil ekonomiyle bağlantılı istihdam yaratılması ve büyümenin artırılması bekleniyor.
Dünyada yenilenebilir enerji dönüşümünü sağlamak için harekete geçen pek çok kurum var. Özellikle ABD bu alanda yatırım yapan şirketlere destek sağlıyor ve bu şirketlerin borsadaki değerleri de aynı paralelde değerleniyor. Bu alanda yatırım yapan şirketler arasında şunları sayabiliriz: Unrun Inc. (RUN), First Solar Inc. (FSLR), Plug Power (PLUG), NEL ASA (NEL) SolarEdge Technologies Inc. (SEDG) da Nasdaq Borsası'nda işlem görürken; Albemarle Corp. (ALB) New York Borsası'nda, Veolia Environnement (VIE) Paris Borsası'nda, Tomra Systems (TOM) Oslo Borsası'nda, Bloom Energy Corp. (BE) ve Vestas Wind Systems A/S ise New York Borsası'nda işlem görüyor.
Dünya borsaları ile ilgili detaylı bilgi için buradan blog yazımızı okuyabilirsiniz.
Gedik Yatırım’da yurt dışı borsa avantajlarını öğrenmek ve işlem yapmak için tıklayın.
Türkiye’de de 2022 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın yayınladığı Türkiye Ulusal Enerji Planı'na göre yenilenebilir enerji potansiyeli çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Bu çerçevede ülkemizde de büyüme yolunda olan pek çok yenilenebilir enerji şirketi olduğunu söyleyebiliriz. Borsa İstanbul’da işlem gören bazı yenilenebilir enerji şirketleri arasında şunları sayabiliriz: Akfen Yenilenebilir (AKFYE), Enerjisa (ENJSA), Akenerji (AKENR), Zorlu Enerji (ZOREN), Aydem Yenilenebilir Enerji (AYDEM), Aksa Enerji (AKSEN), Karapınar GES (KRPNR), EÜAŞ- Elektrik Üretim A.Ş (EREGL) Güriş Enerji (GURIS) ve Polat Enerji (POLHO).
Yatırım hesabınızı Gedik Yatırım’da açarak dilerseniz hisse senedi işlemlerinizi gerçekleştirebilir, dilerseniz de dünyanın önde gelen borsalarında alım satım işlemleri yaparak birikimlerinizi yönetebilirsiniz.
İnternet sitemizde yapılan bu paylaşımlar, yalnızca bilgilendirme amaçlı olup herhangi bir şekilde yatırımcılara telkinde bulunma, yatırımcıları yönlendirme yahut yatırımcılara kar/zarar vaadi verme şeklinde yorumlanamaz.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.