BIST 100
Bulunduğumuz Konuma Göre Deprem Anında Ne Yapmalıyız?
Türü ve adı ne olursa olsun tüm bu doğal afetler, kapsadığı alana göre her anlamda son derece yıkıcı olabilir. Sel, yangın, toprak kayması, volkanik patlama, fırtına, deprem ya da tsunami, nerede yaşanırsa yaşansın ondan etkilenen canlı ve cansız varlıklar, büyük zararlar görebilir. Özellikle doğal afet anlamında, diğerlerine nazaran daha şanssız olan ülkeler, bu konulara hazırlıklı olmak için şehir planlama, eğitim ve arama-kurtarma alanlarındaki çalışmalarına önem vermelidir. Türkiye de bir deprem kuşağı ülkesi. Dolayısıyla sınırları içinde kalan farklı bölgelerde, farklı şiddetteki yer sarsıntılarına, değişen aralıklarla maruz kalır. Hükümetlerin ve STK’ların üzerine düşeni yapmasının yanı sıra halk olarak da bu konuda bilinçli hale gelmek, kendimiz ve sevdiklerimiz için atabileceğimiz en önemli adımlar arasında yer almakta.
Doğal afetler ve güvenlik konularındaki yetkili kurum ve kuruluşlardan derlediğimiz bilgiler kapsamında; deprem anında evde, okulda, iş yerinde, araçta, sinemada, tiyatroda, açık alanda ya da dışarıda olduğumuz durumlarda neler yapmamız gerektiğini burada öğrenebilirsiniz.
Depreme nerede ve nasıl yakalanacağımızı, maalesef ki günümüz teknolojisi ile tam anlamıyla bilemiyoruz. Bu sebeple her koşulda depreme fiziksel ve ruhsal olarak hazır olmamız şart. Bu da ancak ve ancak eğitimle ve deprem kültürünün kuşaklar boyu tesis edilmesiyle mümkün olabilir. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapmalı, kendimizi ve sevdiklerimizi korumak adına deprem anında neler yapabileceğimizi konuşarak bu konudaki farkındalığımızı yükseltmeliyiz. Aşağıdaki adımları gerçekleştirerek gün içinde evde yakalandığımız depreme karşı sevdiklerimizi ve kendimizi koruyabiliriz:
Panik yapmamalı, sakinliğimizi korumalıyız.
Daha önceden belirlediğimiz güvenli alana gitmeliyiz. Bu alan, sabitlenmiş ve sağlam mobilyaların yanı veya yaşam üçgeni oluşturabilecek bir alan olabilir. Kapı kirişlerinden ve merdivenlerden uzaklaşmalıyız.
Yukarıda belirlenen güvenli alana geçtiğimizde ise ya bir koltuk ya da bir yatak kenarına cenin pozisyonunda kıvrılmamız gerekiyor. Amacımız, kapsadığımız alanı asgari düzeye indirerek alınabilecek hasarı azaltmak. Dolayısıyla ne kadar küçülürsek kendimizi koruma olasılığımız da o kadar artacaktır. Cenin pozisyonundayken, varsa bebeğimizi de saracak biçimde durmalıyız.
Sarsıntı geçene kadar çök-kapan-tutun pozisyonunu korumamız ve sarsıntı geçtikten sonra binayı hızla terk etmemiz gerekiyor.
Cam, pencere ve ayna gibi alanlardan mümkün olduğunda uzak durmalıyız; zira bu alanlar, deprem esnasında patlayıp kırılabileceği için bize ve sevdiklerimize zarar verebilir.
Üzerimize düşmesi muhtemel aydınlatmaların altından uzak durmalıyız.
Deprem esnasında yataktaysak ve üzerimize düşecek herhangi bir nesne yoksa yatakta kalalım ve kafamızı bir yastıkla koruma altına alalım. Sarsıntı geçtikten sonra yataktan güvenle inip binayı terk edelim.
Yapılan pek çok çalışma ve edinilen tecrübeler gösteriyor ki deprem anında binayı terk etmeye çalışmak güvenli bir yol değil. Bu sebeple SARSINTI GEÇENE DEK BİNAYI TERK ETMEYE ÇALIŞMAMALIYIZ.
Elektrik düğmelerine basmamaya, kibrit ve çakmak gibi yanıcı ve yakıcı maddeleri kullanmamaya özen göstermeliyiz. Zira bulunduğumuz bölgede herhangi bir gaz sızıntısı olma ihtimali yüksek.
Büyük depremler sonrasında artçı deprem olma ihtimali yüksek olduğundan sarsıntılar tamamen geçene kadar hasarlı binalara girmemeliyiz.
Eğer depreme gece uykusunda yakalanırsak şu adımları gerçekleştirmemiz faydalı olacaktır:
Evdeki yaşam üçgeni alanına doğru yönelmeliyiz. Eğer bu alana ulaşmamız zorsa ve üzerimize düşmesi muhtemel tehlikeli bir nesne de yoksa kafamızı koruyarak yatakta kalmalıyız.
Sarsıntı geçtiği anda güvenli ve hızlı biçimde bina dışındaki toplanma alanlarına gitmeliyiz.
Gün içinde hepimiz, evde birtakım farklı işlerle uğraşır durumdayız. Dolayısıyla depreme banyoda yakalanırsak:
Kendimizi ayna ya da pencereden uzakta tutacak şekilde konumlandırdıktan sonra olduğumuz yerde çömelip başımızı koruma altına alabiliriz.
Sarsıntının geçtiğini düşünüyorsak sakin ve hızlı biçimde bina dışına çıkmaya çalışmalıyız.
Kendi aracımız dışında, toplu taşıma araçları da sıklıkla tercih ettiğimiz ulaşım yöntemlerinden. Eğer depreme bir otobüste, minibüste ya da metroda yakalanırsak:
Araç içindeki yetkilinin talimatları doğrultusunda hareket etmeliyiz.
Gerekmedikçe araçtan inmeye çalışmamalıyız. İnsanları paniğe sevk edecek tavır ve davranışlardan olabildiğince sakınmalıyız.
Araçtaki sabit tutamaçlara tutunarak sarsıntının geçmesini beklemeliyiz. Elimizdeki eşyaları sakince yere bırakmalıyız. Bu esnada yanımızda çocuğumuz varsa bir elimizle onu kendimize çekmeli bir elimizle de sabit alanlara tutunmaya devam etmeliyiz.
Sarsıntı sona erdikten sonra araçtan güvenli ve hızlı biçimde inmeliyiz.
Balkonlar, evlerin en hassas bölgeleri olabiliyor. Dolayısıyla deprem esnasında balkondaysak mümkün olan en hızlı şekilde evde belirlediğimiz yaşam üçgeni alanına doğru yönelmeliyiz. Evlerin balkon ya da teras gibi dış mekanları, deprem anında son derece riskli olabilir.
Deprem anında bebekler, çocuklar ve engelliler gibi dezavantajlı bireylerin neler yapması ve nasıl yönlendirilmesi gerektiği de son derece önemli bir konu. Fiziksel engeli sebebiyle tekerlekli sandalyede olanlar, deprem anında güvenli bir alana geçmeli ve sandalyelerinin hareket mekanizmasını durdurup elleriyle başlarını koruma altına alarak sarsıntı geçene kadar beklemede kalmalı. Deprem sona erdiğinde yanlarındaki kişilerle binayı terk etmeliler.
Çocuklarımız ya da bizler, depreme okulda da yakalanabiliriz. Bu durumda o anda mekanda mevcut bulunan yetkili personelin talimatlarını izleyerek sağlam mobilyaların yanında çök-kapan-tutun pozisyonunu almalıyız. Ayrıca duvara ya da zemine sabitlenmemiş eşyalardan ve nesnelerden uzak durmamız da ciddi yaralanmaların önüne geçecektir. Sakinliğimizi koruyarak merdiven ve asansörlerden uzaklaşmalıyız. Sarsıntı geçtikten sonra güvenli ve hızlı biçimde açık alandaki toplanma alanlarına doğru yönlenebiliriz.
İş yeri, okul ya da ev… Deprem esnasında yaşanılan ya da çalışılan iç mekanlardaysak yapmamız gerekenlerin çoğu birbirine benzer nitelikte olacaktır. Panik yapmamaya gayret ederek yetkililerin talimatlarını takip etmeliyiz. Çök-kapan-tutun pozisyonu, bulunduğumuz konumun yakınlarındaki sağlam mobilyaların yanında almamız gereken duruş şekli olmalı. Bu esnada başımızı elimizle koruma altına almalıyız. Deprem sona erene dek merdivenleri ve asansörleri kullanmamalıyız. Sarsıntı geçtiğinde yine yetkililerin yönergelerini izleyerek alanı tahliye edebiliriz. Tahliye sırasında da sakinliğimizi korumak, izdihamı ve yaralanmaları engellemek için son derece önemli.
Deprem anında araç kullanıyorsak ya da araç içinde yolcuysak neler yapmamız gerektiğini bilmeliyiz. Eğer araçla açık bir alandaysak bina, ağaç ya da direklerin olduğu alanlardan uzak bir alanda, aracı sağa çekip araç motorunu durdurmalıyız. Aracın kontak anahtarını da üzerinde bıraktıktan sonra sarsıntı geçene dek araç içinde kalmalıyız. Ancak araç kapalı bir otoparkta ya da bir tüneldeyse yapmamız gerekenler farklı olacaktır. Bu durumda araçtan inip aracın yanında yatar pozisyona geçmeliyiz. Zira mekanın üzeri kapalı olduğu için aracın üzerine ağır nesnelerin düşme olasılığı yüksek. Dolayısıyla vücudumuzu zemine olabildiğinde yaklaştırdığımız bir duruş, bizi ve sevdiklerimizi minimum hasarla kurtarmaya yardımcı olabilir. Sarsıntı geçtikten sonra en yakın güvenli toplanma alanına doğru yönelebiliriz.
Hep söylendiği üzere asansörler ve merdivenler, deprem anında uzak durulması gereken mekanlardan. Peki, ya depreme asansörde yakalanırsak?
Eğer inebilecek bir durumda değilsek sakinliğimizi koruyarak sarsıntının geçmesini beklemeliyiz.
Sarsıntı geçtiğinde sesimizi dışarıdakilere duyurmaya çalışarak çıkarılmayı beklememiz gerekiyor.
Eğer deprem sonrası asansörde mahsur kalmadıysak geldiğimiz ilk katta inmeye çalışmalıyız.
Deprem meydana geldiği saniyelerde alışveriş ediyor olmamız da son derece yüksek bir olasılık. Bu sebeple deprem esnasında marketteysek ne yapmamız gerektiği konusunda da bilgi sahibi olmamızda yarar var. Öncelikle elimizde ne varsa bırakıp sağlam ve sabit bir nesneye tutunmaya çalışmalıyız. Gördüğümüz ilk kolonun yanında, raflardan uzak durarak, çök-kapan-tutun pozisyonunu almalıyız. Merdivenlere ya da yangın çıkış kapılarına yönelmek bu sırada sıkıntı yaratabilir. Sarsıntı esnasında hareket etmek de bize ve sevdiklerimize yarardan çok, zarar getirebilir. Ayrıca mağaza yetkililerinin yaptığı anonslara kulak vermeli ve onların talimatlarına uymaya çalışmalıyız. Deprem geçtiğinde sakin kalarak marketi tahliye etmeliyiz.
Açık alanlar, deprem anında kapalı alanlara kıyasla biraz daha avantajlı olacaktır. Eğer deprem anında açık alandaysak yapmamız gerekenler hemen aşağıda:
Çevresinde bina, elektrik direği, ağaç ya da duvar olmayan bir bölge bulmaya çalışmalı ve oraya yönelmeliyiz.
Durduğumuz yerde çömelip ellerimizle başımızı koruma altına almalıyız.
Taşma ihtimali olduğundan dolayı deniz kıyısından uzaklaşmalı, yüksek alanlara yönelmeliyiz.
Eğer bina olmayan bir yer bulamıyorsak ve yakınlarımızda bina varsa ondan düşebilecek duvar sıvalarına ve diğer nesnelere karşı kendimizi korumalıyız.
Deprem esnasında tiyatro ya da sinema gibi toplu etkinlik alanlarındaysak ortam genelde karanlık demektir. Bu durumda sakinliğimizi koruyarak yetkililerden gelecek anonsları dinlemeliyiz. Yapabileceğimiz en doğru hareket, olduğumuz sıranın önüne çömelip başımızı ellerimizle ya da bir nesneyle kapatmak olacaktır. Eğer tavanda büyük bir avize ya da armatür varsa onun altından uzaklaşarak güvenli bir alanda çök-kapan-tutun pozisyonunu almalıyız. Yangın çıkışları ve merdivenler deprem esnasında tehlikeli olacağı için bu alanlardan uzak durmalıyız.
Tüm bu bilgilerin yanı sıra deprem sonrası yapmamız ve yapmamamız gerekenleri de bilmek faydalı olacaktır. Örneğin deprem sonrasında:
Çok acil durumlar haricinde telefonları meşgul etmemeliyiz.
Eğer gaz kokusu alıyorsak bina içlerindeki gaz vanalarını kapatmalı, pencereleri açmalı ve binayı hemen terk etmeliyiz.
Sarsıntı bittikten sonra deprem çantamızı alıp dışarıdaki toplanma alanına doğru hareket etmeliyiz. Bu arada deprem çantasın olması gereken elzem eşyalar arasında; kimlik, tapu, ehliyet, diploma ve DASK poliçesi gibi tüm gerekli ve önemli belgelerin fotokopileri, su, konserve gıda, iklime uygun kıyafetler, sürekli kullanılan ilaçlar, tuvalet kağıdı, düdük, çakı, plastik çatal, kaşık, bıçak, ıslak mendil, ilk yardım çantası, sabun, hijyenik ped, uyku tulumu, battaniye, bebek ve evcil hayvan maması ve çorap sayılabilir.
Elektrik ve su vanalarını kapatmalıyız.
Soba ve ısıtıcıları söndürmeliyiz.
Deniz kenarlarındaysak sahilden uzaklaşıp yüksek bölgelere geçmeliyiz.
Eğer iyi durumdaysak yardıma ihtiyaç duyanlara destek olmalıyız.
Deprem sonrası enkaz altında kalma durumunda yapılması gerekenleri bilmek, hayat kurtarıcı olabilir. Dolayısıyla eğer enkaz altındaysak:
Olumsuz ve yıpratıcı düşüncelerdense kendimizi telkin edebileceğimiz olumlu düşüncelere tutunmalıyız. Moralimizi yüksek tutmak, hayatta kalma güdümüzü destekleyecektir.
Bina enkazları yüksek oranda toz içerebileceği için bağırmak, toz yutmamıza ve enerjimizi boşa harcamamıza neden olabilir. Dolayısıyla dışarıdan ses duyana dek bağırmamalıyız.
Dışarıdaki sesler kesildiğinde sesimizi duyurmak için elimizle ya da bulabildiğimiz sert bir cisimle taş bloklara vurmalıyız. Bu, dışarıdakilerin bizi duymasını sağlayabilir.
Eğer yukarıdaki arama-kurtarma ekibinin bize yaklaştığını hissediyorsak onları yönlendirerek işlerini kolaylaştırabiliriz.
Enkaz altında kibrit ya da çakmak çakmamalıyız.
Tozları kaldıracak gereksiz hareketlerden uzak durmalıyız.
Ağzımızı ya da burnumuzu kıyafetlerimizle ya da bir bezle kapatmalıyız.
Eğer yanımızda sevdiklerimiz de varsa onlarla konuşarak onları sakinleştirmeye çalışmamızda fayda var.
Yeryüzünde; Pasifik Levhası, Kuzey Amerika Levhası, Güney Amerika Levhası, Avrasya Levhası, Afrika Levhası, Hindistan-Avustralya Levhası, Antarktika Levhası, Anadolu Levhası, Kokos Levhası, Karayip Levhası, Nazka Levhası ve Arap Levhası olmak üzere değişik levha parçaları yer alır. Bu levha parçaları ise sürekli bir hareket halindedir. Bu hareketler çoğunlukla hissedilmezken bazı durumlarda ise oldukça fazla hissedilir. Yurdumuzun da üzerinde bulunduğu Anadolu Levhası; Avrasya Levhası, Arap Levhası, Afrika Levhası ve Egeit Levhası tarafından çevrelenmiş durumdadır. Türkiye’nin, dünyanın en etkili deprem kuşakları arasında yer aldığını biliyoruz. Peki, deprem nedir?
“Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin, dalgalar halinde yayılarak, geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına “DEPREM” denir.”
AFAD’ın yukarıdaki deprem tanımı, levhaların hareketini kısaca özetler nitelikte. Birkaç çeşidi bulunan bu çok sarsıcı doğa olayı, oluş nedenlerine göre çeşitlenmektedir.
Tüm bu deprem türlerinin genel karakteristiklerini aşağıda görebilirsiniz.
Tektonik Depremler
Yeryüzünde meydana gelen depremlerin büyük çoğunluğu tektonik deprem niteliğindedir. Tektonik depremler, yer kabuğundaki iç kuvvetin sebep olduğu gerilimin boşalması sonucunda meydana gelebilir ve bu levha hareketleri, şiddetine bağlı olarak çok büyük ve kalıcı hasarlara neden olabilmektedir. Türkiye’deki depremlerin büyük çoğunluğu tektonik olma özelliğine sahip. 1999 Gölcük depreminin yıkıcılığı, olayda 18.000’den fazla kişinin hayatını kaybetmesiyle açıkça görülüyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı bölümünde, Richter ölçeğine göre 7,6 büyüklüğe sahip ve 45 saniye kadar devam eden bu deprem, Marmara Bölgesi’nin genelinde hissedilmiştir. Gölcük depreminin etkilediği şehirler arasında Bolu, İstanbul, Eskişehir, Bursa, Kocaeli, Sakarya ve Yalova bulunuyor.
Volkanik Depremler
Volkanik depremler, yanardağların aktive olması sonucu meydana gelen depremlerdir. Japonya ve İtalya’daki pek çok deprem bu niteliktedir. Volkanların püskürmesiyle ortaya çıkan enerji sebebiyle oluşan volkanik sarsıntılar, civarda yıkıma ve hasara sebep olabilmektedir. Japonya’nın Kumamoto şehrinde meydana gelen 7,1 büyüklüğündeki depremden sonra yer yüzeyinde fay kırıkları oluştuğu bilinmektedir.
Çöküntü Depremleri
Çöküntü depremler ise mağaraların, kömür ocağı galerilerinin ve tuzlu arazilerde erime sonrası oluşan boşlukların tavanlarının çökmesi sonucu meydana gelen depremlerdir. Çöküntü depremleri yereldir. Dolayısıyla bu depremlerin hissedilme alanları kısıtlı olduğu için hasara sebep oldukları bölge daha dar olacaktır. Meteor düşmesi hadiselerinin de civarda küçük sarsıntılara neden olduğu kayıtlara geçmiştir.
Kaynakça
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.