BIST 100
Bir ülkenin para biriminin bir yabancı para biriminin veya para sepetinin değerine sabitlendiği ve bu değerin sürmesinin bir para otoritesi tarafından garanti edilen bir sistem. Yerel para birimi değerleri önceden belirlenmiş olup, mevcut arz ve talep koşullarını yansıtmamaktadır.
"Ekonominin Babası" ya da "Kapitalizmin Babası" olarak anılan İskoç ekonomist, ahlak filozofu, politik ekonominin öncüsü Adam Smith’in (1776) “Büyük Tekerlek” olarak tanımladığı uluslararası para sisteminin çarklarının sağlıklı şekilde dönmesi ulusların refahı açısından önem taşır. Analistler, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik istikrar ve büyüme için "döviz kurunu doğru ayarlamanın" elzem olduğu konusunda hemfikirdir. Bununla birlikte döviz kurunu neye göre ayarlamak gerektiğine dair görüş farklılıkları bulunmaktadır. Yazımızda gelişmekte olan dünyadaki döviz kuru politikalarının son dönemdeki evrimini inceleyeceğiz. Buna göre sabit kur sistemi nedir sorusundan yola çıkarak avantaj ve dezavantajlarını mercek altına alırken, ekonominin tarihsel sürecindeki örneklerine de yer vereceğiz.
Döviz kuru rejimleri ekonomi literatüründe tartışmaların sürekli odak noktası olmuştur. Tartışmaların temelinde, kur rejimlerinin ekonomik istikrar ve büyüme üzerindeki etkisi bulunmaktadır. Ekonomi teorisi, kur rejiminin, orta vadede, doğrudan ve dolaylı olarak, istikrar ve büyüme üzerinde etkili olabileceğini göstermektedir.
Sabit döviz kuru sistemi bir ülkenin para birimi değerinin başka bir büyük para birimine, bir para birimi sepetine veya altın gibi bir emtiaya bağlandığı veya sabitlendiği bir rejimdir. Sistem ülkenin para birimi değerini dar bir bantta tutmayı, ihracatçılar - ithalatçılar için daha fazla kesinlik sağlamayı ve hükümetin düşük enflasyonu korumasına yardımcı olmayı amaçlar.
Sabit kur nasıl çalışır sorusunu yanıtlamadan önce ülkelerin döviz kuru rejimi seçimlerinde nelerin kriter olduğunu detaylandırmak gerekir. Erken dönem literatürü bir ekonominin küçük ve ithalat ile ihracata bağlı olmasını sabit döviz kurunun faydasıyla ilişkilendirir. Döviz kuru rejimi seçimine ilişkin daha sonraki bir yaklaşım rastgele bozulmaların iç ekonomi üzerindeki etkilerine odaklanır. Bu çerçevede en iyi rejimin makroekonomik performansı dengeleyen yani çıktı, tüketim, iç fiyat seviyesi veya başka bir değişkendeki dalgalanmaları en aza indiren rejim olduğu düşünülür.
Sabit döviz kuru sisteminde birincil amaç uluslararası finans alanında ekonomik istikrar ve öngörülebilirlik sağlamaktır. Sabit kur sisteminde merkez bankası rolü birincil derecede önemlidir. Merkez bankası sabitlemeyi sürdürmek ve dalgalanmaları önlemek amacıyla para birimini satın alarak veya satarak döviz piyasasına aktif müdahalede bulunur. Böylelikle para birimi önceden belirlenmiş bantta ve sabit bir değerde kalmış olur.
Sabit ve esnek döviz kuru rejimlerinin sıralaması, ekonomiye gelen şokların niteliğine ve kaynağına, politika yapıcıların tercihlerine (yani en aza indirmek istedikleri maliyet türüne) ve ekonominin yapısal özelliklerine bağlıdır. Bununla birlikte dalgalı kur ve sabit kur farkları şöyle listelenebilir:
Sabit kur sistemi avantajları için şöyle bir sıralama yapmak mümkündür:
Sabit kur sistemi ekonomik etkileri arasında, döviz kuru riskini azaltarak ticareti ve yatırımı teşvik edebilen uluslararası fiyatlarda artan istikrar yer alır ancak sabit bir oranı korumak, bir ülkenin döviz kurunu yönetmek için büyük miktarda yabancı para rezervi bulundurmasını gerektirir ve bu da zorlayıcı olabilir. Ülkeler tarafından rejim olarak seçilen sabit kur sistemi dezavantajları ve riskler şöyledir:
Sabit kur sisteminin tarihsel örnekleri arasında en dikkat çekeni Bretton Woods sistemidir. Küresel para birimlerini sabit bir oranda altına dönüştürülebilen ABD dolarına sabitleyen sistem istikrarlı bir uluslararası parasal konjonktür sağlamak için 1944 yılında tasarlanmıştır. ABD’nin para politikasıyla sabit döviz kurları arasındaki dengesizlik artışı, 1960’lı yıllarda ABD’nin artan iç harcamaları ve Vietnam Savaşı’nın finansal talepleri nedeniyle önemli mali açıklar yaşanır. ABD bu açıkları finanse etmek için para arzını genişletir ve enflasyonist baskılar oluşur. Oluşan enflasyon doların değerine olan güveni aşındırarak diğer ülkelerin dolar rezervlerini altına çevirmeye yöneltir. ABD altın rezervlerini zorlar, sabit döviz kuru çerçevesi ülkelerin para birimlerini değişen ekonomik koşullara göre ayarlama yeteneklerini sınırlar ancak bu çabalar yetersiz kalır. Ağustos 1971'de Başkan Richard Nixon, doların altına dönüştürülebilirliğinin askıya alındığını duyurarak Bretton Woods sistemini etkili bir şekilde sonlandırır. Mart 1973'e gelindiğinde, başlıca para birimleri dalgalı döviz kurlarına geçer ve piyasa güçlerinin, değerlerini belirlemesine olanak tanımış olur.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.