BIST 100
Yabancı işletmelerde önemli bir hisse elde etmek veya operasyonları yeni bir bölgeye doğru genişletmek amacıyla yapılan yatırımlar, küresel ekonomide istikrarlı ve uzun süreli bağlantılar oluşturur. Uluslararası ekonomik entegrasyonda kilit unsurlar arasında yer alan FDI bir ülkenin yatırımcısı, firmaları veya hükümeti tarafından başka bir ülke ekonomisine yapılan yatırımları ifade eder. Sermaye yatırımı şirkete veya projeye yönelik mülkiyet hisselerine olabilir. Yatırım yapan ülke bu sayede genellikle uzun vadeli ve kontrolcü bir paya sahip olmayı hedefler. Böylelikle işletmeler ve ülkeler arasında teknoloji transferi ve dolayısıyla ekonomi teşviki sağlanmış, yatırım olanakları genişletilmiş olur.
FDI nedir sorusunun yanıtı, bu kısaltmayı ifade eden kelimelerin tanımlanmasıyla daha da rahat bir şekilde açıklanabilir. İngilizce açılımı “Foreign Direct Investment” olan FDI’nın Türkçe anlamı “Yabancı Doğrudan Yatırım”dır. Bir ülkeye yapılan FDI’nın miktarı ve türü, o ülkenin ekonomik durumu üzerinde önemli etkilere sahip olduğu için birçok ulusal politika bu yatırım yöntemini teşvik eder. Bu tarz yatırımlar dolaylı şekilde gerçekleşmez, sermaye sağlayan taraf yerli firmalarda veya ortak girişimlerde kontrol pozisyonları alarak yönetime aktif olarak katılım sağlar. Bu nedenle “Doğrudan” kelimesi kullanılır. Doğrudan yapılan yatırımlar bir malzeme kaynağının edinilmesini, şirketin hizmet veya satış ağının genişletilmesini veya çok uluslu bir varlığın geliştirilmesini içerebilir.
Araştırmalar* doğrudan yapılan yabancı yatırımlarının şirketlerin ekonomik durumu üzerindeki pozitif etkilerini gösteren birçok veriye sahiptir. 2021 yılında 1,8 trilyon dolardan fazla FDI gerçekleştirilmiştir. Bu tür yatırımların en iyi destinasyonu Amerika Birleşik Devletleri olurken onu Çin, Kanada, Brezilya ve Hindistan takip eder. FDI çıkışları, başka bir deyişle ülke tarafından başka ülkelere yapılan yatırımlarda da ABD en yüksek rakamlara sahiptir. Onu Almanya, Japonya, Çin ve Birleşik Krallık izlemektedir.
Yabancı firmalara yapılan yatırımlar, finansal kaynak sağlayan şirketlere kalıcı menfaat sağlıyorsa doğrudan yabancı yatırım olarak kabul edilir. Kalıcı menfaat, yatırımcının firmadaki oy gücünün en az %10’unu elde etmesiyle sağlanır. FDI’ın temel anahtarı kontrol unsurudur. Bu doğrudan yabancı yatırımcı ile pasif yabancı portföy yatırımı arasındaki en önemli ayırt edici faktördür. Bununla birlikte küresel ticaret piyasalarında bu kriterin her zaman uygulanmadığı durumlar da var. Bu istisnalarda daha küçük oy hakkı bulunan hisse senedine sahip firmalar yatırım yaptıkları geniş çapta işlem gören şirketler üzerinde de kontrol uygulayabilir.
Yerli yatırımcıların yabancı şirketlerde kontrol hakkı elde edebilmesi için birden fazla yöntem bulunur. Bu yöntemlerden bazılarını şöyle sıralamak mümkün:
Doğrudan yabancı yatırım türleri genellikle yatay, dikey veya konglomera olarak sınıflandırılır. Yatay doğrudan yabancı yatırım türünde, yatırımı yapan şirket yurtdışında benzer veya aynı faaliyet alanında var olan bir firmayı satın alır. Firma satın almak yerine yabancı ülkede aynı faaliyet alanında bir şirket kurulması da doğrudan FDI türüne girer. Yatay FDI şirketin mevcut faaliyetlerini genişletip ürün veya hizmet gamını artırmak için uluslararası pazarlara girme stratejisinin bir hamlesidir. Böylelikle şirket üretim kapasitesi artırırken satış ağını genişletmiş olur. Buna örnek olarak ABD merkezli bir cep telefon sağlayıcısının Çin’deki telefon mağaza zincirini satın almasını vermek mümkün.
Dikey doğrudan yabancı yatırım türünde bir işletme başka ülkedeki tamamlayıcı bir şirketi satın alır. Bu yatırımlar genellikle tedarik zincirinin farklı aşamalarında yer alan işletmeler arasındaki ilişkileri güçlendirirken operasyonel sürdürülebilirlik sağlar. Dikey FDI yatırımları genellikle üretim, dağıtım veya satış gibi farklı faaliyetler arasındaki entegrasyonu artırmak için yapılır. Böylelikle yatırım yapan şirket, maliyetlerini düşürerek verimliliği arttırmayı hedefler. Dikey doğrudan yabancı yatırımla şirket uluslararası pazarda güçlü konum elde eder ve rekabet gücünü artırmış olur.
Konglomera FDI ise farklı sektörlerde faaliyet gösteren birkaç şirketin bir araya gelerek ortaklaşa yatırım yapması anlamına gelir. Bu tür yatırımlar farklı endüstrilerdeki şirketlerin bir araya gelmesiyle gerçekleştirildiği için büyük ölçekli projeleri finanse eder. Konglomera doğrudan yabancı yatırımı, şirketlerin iş birliği yaparak riskleri paylaşmasına olanak tanır. Bu sayede büyük projelere yatırım yapan şirketler karmaşık operasyonel süreçlerin üstesinden gelerek hem başarı hem de kazanç sağlar.
Kaynakça:
https://www.oecd.org/investment/investment-policy/FDI-in-Figures-April-2022.pdf
İnternet sitemizde yapılan bu paylaşımlar, yalnızca bilgilendirme amaçlı olup herhangi bir şekilde yatırımcılara telkinde bulunma, yatırımcıları yönlendirme yahut yatırımcılara kar/zarar vaadi verme şeklinde yorumlanamaz.
© 2023 Gedik Yatırım Menkul Değerler AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.